İnsanın Mânevî Terakkîsi

İnsanın mânevî terakkîsi İnsanın mahiyet-i mâneviyesi var. Bunlar akıl, kalp, ruh, sır, nefis, ahfa, hafi, vs cephesidir. Tekâmül ve tagayyür insanın mânevî mahiyetinde dahi devam ediyor. Çünkü insan manen taallümle tekemmül etmek için yaratılmıştır. Maddî ve mânevî cephesiyle beraber imtihana tabidir. İnsan, maddî ve mânevî tekâmül ile kıymet kazanıyor. Manen terakkî etmek, ilim ile mümkündür. […]

İsm-i Hakîm, Lâtif ve Kuddüs’e mahzariyet

İsm-i Hakîm, Lâtif ve Kuddüs’e mazhariyet Bir insan ism-i Hakîm’e mazhar olsa; onun ağzı hikmet pınarı olur. Konuştukları hak ve hakikat pırlantası olur. O dilden hakikat nebean eder. İnsan, Cenab-ı Hakkın Latif ismine mazhar olsa; kâinatta eşya kesafetten letafete gittikçe mekândan kurtuluyor. Seste letafet var. Onun için mekândan kurtulmuş. Bir anda bir kelimeyi milyon kulak […]

İmân, Marifet ve Muhabbet Hakîkati

İmân, marifet ve muhabbet hakîkati Bediüzzaman “Aşk, şiddetli bir muhabbettir.”[1]der. Onun için aşkın temeli muhabbettir. Muhabbet, kalbin zevk aldığı şeye meyletmesidir. Elbette aşk-ı mecâzî, aşk-ı hakikîye inkılâb etmesi lâzımdır. Şöyle ki: “Dünyanın fâni yüzüne karşı olan aşk-ı mecazî, eğer o âşık, o yüzün üstündeki zeval ve fenâ çirkinliğini görüp ondan yüzünü çevirse, bâki bir mahbub arasa, dünyanın pek […]

İnsan, aziz bir misafirdir

İnsan, aziz bir misafirdir İnsan, Hâlık-ı Kâinatın kıymetli bir memuru ve şerefli bir misâfiridir. Hem de aziz bir misâfirdir. İnsanın azizliği, ona ikrâm edilen nimetlerden, en azından yediklerinden ve sofrasından bellidir. Koyun ot yiyor, sen; koyunun sütünü içiyorsun, etini yiyorsun. Tavuk, çöplükte eşiniyor ve öyle besleniyor. O mısır ve darı yiyor. Biz ise tavuğun etini […]