Şerîat, şereâ kökünden gelir, kànûn yani hüküm koyan mânâsındadır. Şâri-i hakikî (hakikî kànûn koyucu) Allah’tır. Bedîüzzamân Hazretleri’ne göre şerîatın yüzde doksan dokuzu ahlâk, ibâdet, âhiret ve fazîlete aittir. Yüzde bir nispetinde siyâsete mütealliktir. Siyâsete müteallik kısmını ise idareciler düşünmelidir. Ayrıca Bedîüzzamân’ın şerîat tarifi “efrâdını câmi, ağyârını mâni”[1] çok şümullü ve kapsayıcıdır. Klasik ve slogancı bir tarif değildir. […]