Uhuvvet ruhu ve şahs-ı mânevî Uhuvvet; fenâ fi’l-ihvân ruhu ve tefâni sırrıyla hayat buluyor. Fenâ fi’l ihvân, senin hissiyatına maya olacak. Mıknatıs gibi kardeşlerin ruhu ile imtizaç edecek. Eğer bu olmazsa, enâniyet, gurur, rekâbet gibi hissiyatlar ortaya çıkar. Kıskançlık mikrobu ve illeti devreye girer. Bu durumda kaybeden olacaksın. Hasâret-i azîmeye dûçar olabilirsin. Bediüzzaman’ın “Onun için […]
Etiket: şahs-ı
Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsine meftun olmak lâzım
Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsine meftun olmak lâzım Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Zaman şahıs zamanı değil, şahs-ı mânevî zamanıdır. Risale-i Nur’da şahıs yok, şahs-ı mânevî var. Ben bir hiçim. Risale-i Nur, Kur’ân’ın malıdır, Kur’ân’dan süzülmüştür. Şeref ve hüsün Kur’ân’ındır. Şahsımla Risale-i Nur iltibas edilmiş. Meziyet, Risale-i Nur’a aittir. Risale-i Nur’un neşrindeki harika muvaffakiyet ise, Risale-i Nur talebelerine aittir.”[1]İşte […]