Îsevî rûhânîler Ahirzamanda vukua gelecek hadiseler hem hadis-i şeriflerle, hem de selef ulemasının nakilleriyle asrımıza kadar ulaşmıştır. Asrımızda ise Bediüzzaman Hazretleri bu mevzulara eserlerinde epey geniş yer vermiş olup, müstakil olarak bazı risaleler de telif etmiştir. Meseleyi doğru ve tekellüflü tevillerden beri şeklinde anlamak için muhakkak Bediüzzaman Hazretleri’nin eserlerine müracaat etmek elzemdir. Yoksa sırr-ı imtihan […]
Etiket: nursi
Mehdî Meselesi
Acele edip kışta gelen kim? Bilindiği üzere bazı eşyalar üç boyutludur. Tek boyuttan bakan kişi o eşyanın bütününe vâkıf olamaz. Öyle bir noktadan o eşyaya nazar edilmelidir ki, üç boyutu da görülebilsin. Onun için insanın eşyaya mülâki olduğu konum çok önemlidir. Hatta bazen üç boyutlu resimler vardır ki, o resimlere sıradan bakmakla görmek istediğin hakîkî […]
Erkanlar-haslar-talebeler-kardeş ve dostlar
“Risale-i Nur, bir daire değil; mutedahil daireler gibi tabakatı var. Erkânlar ve sahipler ve haslar ve nâşirler ve talebeler ve taraftarlar gibi tabakat var.”[1] Buraya göre Risale-i Nur dairesi mütedahil daireler misüllüdür. Erkanlar, Risâle-i Nur telebeliğinin ilk halkasıdır. Bir nev’î Üstâd’ın kurmayları hükmündedir. Risâle-i Nur’a dâhil olan ilk halkadır. Onlardan sonra sahipler ve haslar ve […]
Abdülkâdir Geylânî(ks) ve Bedîüzzamân(ra)
Abdülkâdir Geylânî(ks) ve Bedîüzzamân(ra) Bazı isimler vardır asırlara damgasını vurur. Belki de kıyamete kadar ismi ve unvanı devam eder. İşte Gavs-ı Azam Abdülkâdir Geylânî(ks) Hazretleri de böyle bir Zattır. Gavsiyet ve Kutbiyet ile birlikte Ferdiyet makâmına da mazhardır. Bu noktaya işareten Bedîüzzamân Hazretleri de “Cem-i kutbiyet ve ferdiyet ve gavsiyet[1]/İle üç sütun üzerinde durur. Râyet-i […]
Mevlâna Celâleddin-i Rumî ve Bedîüzzamân
Mevlâna Celâleddin-i Rumî ve Bedîüzzamân(ra) Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri der ki; Bil ki, ben hayatta sağ kaldıkça Mevlâna Celaleddin-i Rûmî (ks) Hazretleri’nin dediği gibi derim: ”Ben, hayatta kaldıkça, Kur’ân’ın bendesiyim. Ben Muhammed-i Muhtar’ın (asm) yolunun toprağıyım.” Evet, çünkü ben Kur’ân-ı Hakîm’i bütün feyz ve nurların menbaı görüyorum. Ve benim eserlerimde hakaikın güzelliklerinden her ne ki […]
İmâm-ı Rabbânî ve Bedîüzzamân
İmâm-ı Rabbânî ve Bedîüzzamân İmâm-ı Rabbânî, Hindistanlı büyük bir âlim olup, Hicrî ikinci bin yılının başında gelen Müceddid-i Elf-i Sani ünvânına sahip bir müceddidtir. İnanç ve fikir açısından büyük karmaşaların yaşandığı bir dönemde Hicrî 971’de (1563) Hindistan’ın Serhend kasabasında doğmuştur. Asıl adı Ahmet olan İmâm-ı Rabbânî Hazretleri’nin soyu Hz. Ömer’e (ra) dayandığından Fârukî, memleketinden dolayı […]
Cemaleddin Efganî ve Bedîüzzamân
Cemaleddin Efganî ve Bedîüzzamân Bedîüzzamân Hazretleri İttihad-ı İslâm fikrinde müttefik olduğu kişilerle ilgili şu ifadelerde bulunur: “Sultan Selim’e biât etmişim. Onun ittihad-ı İslâmdaki fikrini kabul ettim. Zira o, Kürdleri îkaz etti. Onlar da ona biât ettiler. Şimdiki Kürdler, o zamandaki Kürdlerdir… Bu mes’elede seleflerim Cemaleddin-i Efganî, Mısır müftüsü merhum Muhammed Abduh, Ali Suavî, Hoca Tahsin […]
Siyâsetteki Muktesid Meslek
Siyâsetteki muktesid meslek Risâle-i Nur Külliyatı’nda müsbet siyâset için “siyâsetteki muktesid meslek”[1] tabiri kullanılır. Muktesid, iktisatlı olmaktır. Malını, ömrünü, vaktini boşuna geçirmemek, lüzumsuz masrafta bulunmamaktır. Öyleyse iktisat, aşırılıklardan, ifrat ve tefritten halas olup hadd-i vasatta gitmektir. Bu bir nevi israfa düşmemek, zarar vermemek ve zulme girmemek olarak da anlaşılabilir. Demek ki Risâle-i Nur’da bahsedilen “siyâsetteki […]
RİSÂLE-İ NUR’DAN SİYÂSETE BAKIŞ
1.İhlâs ve siyâset “Otuz beş senedir ki, siyâseti bırakmıştım ve Nurculara da “Bırakınız!” diyordum. Sebebi, siyâset ihlâsı kırar.”[1] Görüldüğü üzere “siyâset ihlâsı kırar” hükmü Üstad Bediüzzaman Hazretleri’ne aittir. Elbette ki ihlâsı kıran siyâset menfî tarzda istimal edilen ve hizmet esaslarına riayet etmeden rıza-i ilâhi odaklı değil, netice ve menfaat odaklı bir siyâsettir. Hem “Menfaat üzerine […]