Şeyh Muhammed el-Küfrevî, Siirt’e bağlı “Küfra” köyünde doğmuş. Bilâhare Bitlis’e yerleşerek 1898 Miladi tarihinde Bitlis’te vefat etmiştir.[1] ‘Türbesi Bitlis’in Kızıl Mescid Mahallesi’ndedir.[2] Muhammed Küfrevî Nakşî şeyhlerindendi. İsim ve şöhreti her tarafa, bu arada İstanbul’a kadar yayılmıştı. Yüz yirmi üç yaşlarında vefat ettiği zaman, Sultan Abdülhamid Han Bitlis’e İtalyan mimarlar getirterek, onun için bir türbe yaptırmıştır.
Etiket: bediüzzaman
Bedîüzzamân’ın Mîrân Aşîret Reîsine gitmesi
Miran Aşîreti, Mardin’in Cizre kazası civarında -o zaman- çoğu göçebe halinde yaşayan bir aşîretti. Bu aşîret Cizre’nin etrafının kadim yerlisi meşhur Buhti aşiretinin bir koludur. Mustafa Paşa da Hamidiye paşalarındandır. Bu aşiretin yayla hududu o zamanlarda Cizre’den ta Siirt’in Pervari ve hatta Bediüzzaman’ın doğduğu nahiyesi lsparit’e kadar uzadığını söylerler.[1] Bediüzzamân’ın Mîrân aşîret reîsi Mustafa Paşa’ya […]
Bediüzzaman’ın Kàmûs-u Okyânûs’u ezberlemesi
Bediüzzamân Hazretleri Kàmûs-u Okyânûs’u sin harfine kadar Tillo kasabasındaki Kubbe-i Hasiye’de hıfzına aldı. “Siirt’in “Tillo kasabasındaki ‘Hasya’ nâm türbeye(Kubbe-i Hasiye) kapandı. Mezkûr türbede hârika olarak Kàmûs-u Okyânûs’u Bâbü’s-Sin’e kadar hıfz eyledi. (…) Yemek içindeki dâneleri kubbenin etrâfında bulunan karıncalara yedirerek kendisi ekmeklerini yemeğin suyuna batırarak kanâat ediyordu.”[1] Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayatı’nda da bu mânâda şu açıklamalar […]
Bedîüzzamân’ın isim ve unvânları
Seksen küsûr yıllık ömür yaşayan(1878-1960) Bedîüzzamân Saîd Nursî, hayatının çeşitli safhalarında birçok isim, imza ve unvânlar kullandı. Meselâ: Molla Saîd, Saîd-i Meşhur, Bedîüzzamân, Garîbüzzamân, İbnüzzamân, Mehmed (Muhammed) Saîd Nursî, vesâire… Siirt’te ulemâ ile yaptığı münâzâralar sonunda “Meşhûr” lakâbıyla anılmaya başlandı. Buradan Şirvan’a geçti. Sonra Bitlis’e döndü.[1] “Bu esnada on beş, on altı yaşlarında bulunuyordu. Lâkin, […]
Bedîüzzamân’ın zekât ve hadiye almayışı
Molla Saîd’in çocukluk zamanlarında “Talebeler senede bir defa zekât toplamak için civar köylere giderler. Şu zekâttan elbise harçlıklarını temin ederler. Molla Saîd kat’iyyen ne zekât almağa ve ne de ratıb[1] getirmeğe gitmemiştir. Âdeta ratıb getirmek kendilerince başkalarına arz-ı iftikar etmek derecesinde olup, bundan dolayı zekâta da arz-ı ihtiyaç etmemiştir. Hattâ arkadaşları zekat toplamağa gittikleri halde […]
Bedîüzzamân’ın Çocukluk Hatıraları
Bedîüzzamân’ın çocukluğunda yaşadığı hâdiseler Saîd’in çocukluğunda “Ay tutuldu, valideme dedim” Saîd’in çocukluk yılları Nurs’ta anne ve babasının yanında geçmiştir. Küçük Saîd her şeyin nedenini, niçinini araştırır, anne ve babasına mütemadiyen sualler sorardı. Her şeyin gerçeğini araştırıcı ve tahkik edici bir fıtratı vardı. Bir gece teneke çalındığını, tüfek atıldığını duymuş, merak edip dışarı çıkınca da ayın […]
Bedîüzzamân’ın tahsil hayatı
Bedîüzzamân’ın tahsil hayatı 1887/88–1891/92 yılları arasında devam eder. 9-10 yaşlarında tahsil için köyünden ayrılır. 13-14 yaşlarında icâzet alır. “Dokuz sene hayât-ı tufûliyetini âşiyâne-i pederde imrâr etdikden sonra tahsîle başlar.”[1] Yani “… dokuz yaşlarına kadar âşiyâne-i pederde kaldı.”[2] “Bedîüzzamân hakîkî ve ciddî tahsîlinin başlangıcı, Erzurum vilâyetine tâbi‘ Bâyezîd kasabasında… Şeyh Muhammed Celâlî Hazretleri’nin nezdinde başlamış ve […]
Isparta, İspârit ve Bedîüzzamân
İspârit Nahiyesi Bediüzzaman Hazretleri ile ilgili mekânlar önemli. Asırlara damga vurmuş bir müceddidin hayatıyla irtibatlı olan yerler bu açıdan araştırlmaya değer. Bediüzzaman’ın doğduğu Nurs Karyesi’nin bağlı olduğu İspârit nahiyesi de bu manada araştırılmayı hak ediyor. Mufassal Tarihçe-i Hayat’ta İspârit Nahiyesi ile ilgili açıklamalar şöyledir: “Bu isim, tam olarak hangi milletin lisaniyle olduğu belli değildir. Fakat […]
Bedîüzzamân’ın Âilesi
Bediüzzaman “İnsanın, hususan Müslümanın tahassungâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası âile hâyatıdır.”[1]der. Âile hâyatının toplumda nasıl olması gerektiğini de şöyle ifade eder: “Nev-i beşerin hâyat-ı dünyeviyesinde en cemiyetli merkez ve en esaslı zemberek ve dünyevî saadet için bir cennet, bir melce bir tahassungâh ise, âile hâyatıdır. Ve herkesin hânesi, küçük bir dünyasıdır. […]