Bediüzzaman Şişli’de kimin evinde kaldı?

Bediüzzaman İstanbul’a Şark’ın problemlerini görüşmeye ve maarif için Doğu’da din ve fen ilimlerinin birlikte okutulacağı medreseler açılması talebiyle Mabeyn-i Hümayun’a sunduğu eğitimin ıslahıyla ilgili arzuhalleri, başını derde sokmuştu. Çünkü Mabeyn-i Hümayun’a nüfuz etmiş olan zamanın idarecilerini Bediüzzaman’ın dilekçesi çok rahatsız etmiştir. Ayrıca Mabeyn-i Hümayun’a nezaret eden Zaptiye Nazırı Şefik Paşa ve sarayda görevli üst düzey bürokratlarla, […]

“Kim ne isterse benden sorsun”

Bediüzzaman’a İstanbul’a gelmeden evvel bir gün Tahir Paşa, “Şark ulemasını ilzam ediyorsun, fakat İstanbul’a gidip o denizdeki büyük balıklara da meydan okuyabilecek misin?”[1] demişti. Bediüzzaman İstanbul’a geldiğinde bir süre sonra ulemayı münâzaraya davet etti. Bunun üzerine İstanbul’daki meşhur âlimler grup grup ziyarete gelip sualler soruyorlar ve o hepsinin de cevaplarını sahîh olarak veriyordu. Bundan maksadı, […]

Bedîüzzamân Şekerci Hanı’nda…

Bediüzzaman’ın İstanbul’a geldiğinde kaldığı yer, Fatih Camii yakınlarında İslâmbol Caddesi’nde Malta Çarşısı’ndaki Şekerci Hanı. Yüz odalı bu han o devrin ileri gelen âlimlerinin ve Osmanlı aydınlarının uğrayıp ikâmet ettiği, sosyal ve kültürel olaylara sık sık sahne olan bir ilim ve irfan merkezi hüviyetinde kullanılıyormuş. Aslında Şekerci Hanı, Fatih Camii’nin inşâsı sırasında işçi ve ustaların konaklaması […]

Bediüzzaman’ın İstanbul yolculuğu

Bediüzzaman Medreset-üz-Zehra’sını, Büyük İslâm Üniversitesi’ni vücuda getirmek, dolayısıyla sekiz senedir plan ve projesini zihninde çizdiği cihan çapındaki İslâm’a hizmet dâvâsının bir kanadını ve hayatı boyunca kendisine gaye-i hayal ederek uğrunda çalıştığı pek büyük niyetinin bir tarafını tahakkuk ettirmek maksadı ve gayesiyle, İslâm halifesine müracaat etmek üzere İstanbul yolunu tuttu.

Bediüzzaman Van’dan, İstanbul’a gidiyor

Bediüzzaman’ın İstanbul’a gitmek üzere Van’dan ayrılması 1907 Kasım’ının 18’inden sonra[1]gerçekleşmiştir. İstanbul’a gelişi: Rûmî 1323, bu tarîh 1907 Aralık ayı sonu veya 1908 Ocak ayı başları olmalıdır. Divan-ı Harb-i Örfî’nin ikinci tab’ında Nâşir Ahmed Râmiz tarafından yazılan önsözde O’nun gelişi, kendisine gösterilen alâka ve tavır şöyle ifâde ediliyor: “Üç yüz yirmi üç(1323) senesi zarfında idi ki, Şarkın yalçın, sarp, […]

Van Kalesi’nden düşerken “Eyvah! Dâvâm!”

Van kalesi ve Horhor[1]: Eski Van şehri ki, Bediüzzaman’ın kaldığı yer de burasıdır. Şimdi harabeye dönen ve ancak bazı kalıntıların bulunduğu bu yerde, Van eski valisi Tahir Paşa’nın konağının kalıntıları da bulunmaktadır. Van kalesi bu şehrin kuzeyine düşer. Kalenin güney yamacında iki mağara bulunmaktadır. Bediüzzaman bu mağaraların üst kısmında olanından aşağıdakine düşerken “ah dâvâm” demiştir. […]

Bediüzzaman’ın Tahir Paşa ile münâkaşası

Van Valisi Tahir Paşa Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatında önemli bir yere sahiptir. Bediüzzaman’ın ilmini, fazlını ve dehasını ilk önce tesbit ve teşhis eden devlet ricâlinden birisi Tahir Paşa olmuştur. Bediüzzaman, Tahir Paşa’nın davetlisi olarak Van’a gelmiş, uzun zaman Tahir Paşanın konağında kalmıştır. Tahir Paşa kendisini çok sever ve sayardı. Yüksek ilim meclisleri kurarlar, sohbetler tertip ederlerdi. […]

Bediüzzaman Tahir Paşa’nın itirazına cevap veriyor

Bâşid başından verilen hakîkat dersi, Bediüzzaman’ın Van Valisi Tahir Paşa ile arasında geçen ilk münâzaradır. Başed Dağı, Van’ın Gürpınar ilçesi sınırları içinde bulunmaktadır. Van’dan arabalarla rahatlıkla gidilebilmektedir. Takriben Van’a 25 km’dir. Bediüzzaman Van’a ilk geldiği yıllarda bu dağın tepesinde de kalarak talebe okutmuştur.  Van’a ilk geldiğinde yirmi yaşlarında olan Bediüzzaman, bu yaşlarda deha derecesinde idi. […]

Bediüzzaman’ın Van’da bir inkılâb-ı rûhî geçirmesi

Bediüzzaman’ın hayatında farklı zamanlarda birkaç defa inkılâb-ı ruhî geçirdiğini biliyoruz. Özellikle hayat devrelerine geçiş zamanlarında yaşadığı inkılâb-ı ruhîleri kendisi de ifade ediyor. Eski Saîd’den Yeni Saîd’e, Yeni Saîd’den Üçüncü Saîd’e geçerken bu inkılâb-ı ruhîleri yaşar. Bu zamanlar Bediüzzaman’ın Kur’ân’a dellallık vazifesinde her bir devrenin mukaddemesidir. Bizce bu yaşanan inkılâb-ı ruhîlerin bu cihetle ehemmiyeti büyüktür. Bediüzzaman […]