Bediüzzaman, “İttihâd-ı Muhammedî” gibi içinde mübarek ve kudsî isimlerin, tâbirlerin geçtiği teşekküllerin dünya işlerine ve siyâset cereyanlarına bulaştırılmasının, âlet ve tâbi edilmesinin zararlarını söylerken, bir yandan da, bu gibi mukaddeslerin umûmun malı olduğu ve cihanşümûl değerler taşıdığını her vesileyle nazara vermeye çalışmıştır. İşte, bu cihetle “İttihâd-ı Muhammedî” ruhunu da ihtiva eden “İttihâd-ı İslâm” ile ilgili […]
Etiket: bediüzzaman
İttihâd-ı Muhammedî Cem‘iyyeti ve Bediüzzaman
İkinci Meşrûtiyetin ilân edilmesiyle birlikte, İstanbul merkezli olmak üzere ilmî, fikrî ve siyâsî nitelikte pek çok kulüp, cem’iyyet, fırka (parti) kuruldu. Bunların arasında en ziyade dikkat çekenlerden birisi de 6 Şubat 1909’da kurulan İttihâd–ı Muhammedî Cem’iyyeti’dir. Bu cem’iyyetin ilk kurucu üyeleri arasında olmasa da sonrasında Bediüzzaman Hazretleri de yer almış, hatta Ayasofya Camii’ndeki “Mevlidli Açılış” […]
Bediüzzaman ve Emanuel Karasso
Bediüzzaman, çocuk yaşlarından itibaren hep ilgi görmüş ve takip edilmiş bir insandır. Çocukluğunda anne- babası, akrabaları ve köylüleri; eğitim hayatında hocaları ve medrese talebeleri; gittiği illerde devlet erkânı ve valiler; İstanbul hayatında Padişah ve Mabeyn Paşaları, edip ve ilim adamları; ayrıca devlet idarecileri, komutanlar, savcılar, hâkimler, polis şefleri ve vekiller hep onu takip etmişler, bir […]
Bediüzzaman’ın Ferah Tiyatrosu’daki konuşması
Belgelere göre Ferah Tiyatrosu Hâdisesi 21 Ocak 1909[1]’da vuku bulmuştur. Bediüzzaman Divan-ı Harb-i Örfi’de çeşitli hadiselerin yatıştırılması ve daha büyük hadiselerin vukuu bulmaması için nasıl gayret ettiğini ise şu ifadeleriyle anlatıyor: ”Kaç defa, büyük içtima’larda heyecanları hissettim. Korktum ki; avam-ı nâs siyasete karışmakla, asayişi ihlâl etsinler. Bir Kürt talebesinin lisânına yakışacak lâfızlarla heyecanı teskin ettim. […]
Bediüzzaman’ın El-Ezher Şeyhi Bahît Efendi ile görüşmesi
Ezher Reis’ül-Ulemâsı Şeyh Muhammed Bahît Efendi’nin Bediüzzaman ile görüşüp tanışması Meşrûtiyet’in ilânının ilk yılına rastlamaktadır. Çok yönlü bir âlim olan Muhammed Bahît, Risâle-i Nur’da kendisinden söz edilen önemli şahsiyetlerden birisidir. Daha çok genç yaşta İstanbul’a gelip kendisine sorulan her soruya ikna edici cevaplar veren Bediüzzaman, ulemanın ve özellikle Meşihat dairesindeki âlimlerin dikkatini çeker. Vermiş olduğu […]
Kuvveti cehil ve vahşet olan istibdad…
Bediüzzaman’ın meşrûtiyet ve hürriyet tespitlerinden sonra, istibdad tespitlerini de toparlamamız ve tasnif etmemiz elzem oldu. Çünkü meşrûtiyet ve hürriyet güneşi, istibdad denilen yırtıcı devin nefesini kesecek ve insanlık böylece sulh-u umûmîyi yaşamış olacak inşâallah. İstibdadın vahşi prensipleri yerine, İslâmiyet’in ter-ü taze hürriyet prensipleri vaz’ edilecek. “İnşâallah, istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle, medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü […]
Bedîüzzamân’ın Hürriyet Tespitleri
Ey hürriyet-i şer’î! Bediüzzaman’ın ilk hürriyet fikirlerine 1894 -95 yıllarında Mardin hayat devresinde tevafuk ediyoruz. Mardin’e gelmeden önce Birinci Meşrûtiyet ilân edilmiş, herkesin dilinde meşrûtiyet ve hürriyet dolaşıyordu. Bediüzzaman da bu sohbetlere bigâne kalmıyor, katılıyor ve fikir beyan ediyordu. Özellikle hürriyete, İslâmiyet namına sahip çıkıyor, “İmân ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte […]
Bediüzzaman’dan Meşrûtiyet tespitleri
Bediüzzaman, istibdadı tam tedavi edecek olan tiryak-ı Meşrûtiyeti şöyle tarif eder: İşte, Meşrûtiyet “Ve işlerde onlarla istişare et.[1] Onların aralarındaki işleri istişare iledir.”[2] ayet-i kerîmelerinin tecellisidir ve meşveret-i şer’iyedir. O vücûd-i nurânînin kuvvete bedel, hayatı haktır, kalbi marifettir, lisânı muhabbettir, aklı kànundur, şahıs değildir. Evet, Meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir; siz dahi hâkim oldunuz. Umum akvamın sebeb-i […]
Bediüzzaman’ın Van’a Gönderilme Teşebbüsü
Çeşitli vesîkalardan ve Zabtiye Nâzırı ile muhâvereden anlaşılacağı gibi; Mâbeyn, onun(Bediüzzaman’ın) Dersaâdet’de bulunmasından fevkal’âde rahatsızdır. Ne bahâsına olursa olsun Van’a gönderilmeye çalışılmaktadır. Zaptiye Nâzırı Ahmed Şefik Paşa[1] duruma bizzat mübâşeret eder. Aralarında bir muhâvere geçer.