Munazzım;Sıralayıp dizen, her şeyi en güzel bir şekilde tanzim eden Cenab-ı Haktır.
Sâni-i Hakîm, Cenneti ve dünyayı, semâvâtı ve zemini, nebâtat ve hayvânâtı, cin ve insi, melek ve rûhaniyatı, küllî ve cüz’î bütün eşyayı, cilve-i esmâsıyla eşkâlini tahdit ediyor, tanzim ediyor, birer miktar-ı muayyene veriyor. Onun ile, bunlara Mukaddir, Munazzım, Musavvir isimlerini okutturuyor.( Otuz İkinci Söz)
Sırların hazînesi olan Bismilâh ile başlarım, onun ile o hazineyi keşfederim. Ardından mahlûkatın en hayırlısı, dalalet ve yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı Hz.Muhammed(sav)’e salât ve selam getiririm.(Celcelutiye)
Mustafa Sungur Ağabey kendisi anlatıyor :
Bir gün Üstâd :
”İçimden seni dövmek geliyor ” diyerek arkadan enseme birkaç tokat vurdu ama yarı okşayarak, sonra ben bunun sebebini anladım.
Meğer Hizb-ül Kur’ân’ı, Risâlelerin altına koymuşum. Yine bir defasında Üstâd Zübeyir ağabiye bir tokat atmış bir de bakmış ki bir elinde üstâdın çorapları, diğerinde risâleler. Her ikisini aynı hizada tutuyor. Üstâd buna binaen : “Sizde Munazzım ismi gelişmemiş” dedi.
Allah’tan başka ilâh yoktur. Nazîri mümteni ve Ondan başka herşey mümkin ve Vâhid-i Ehad olan o Vâcibü’l-Vücud ki, mücessem bir kitab-i kebîr, muazzam bir kur’ân-i cismânî, munazzam ve müzeyyen bir kasr ve muntazam ve muhteşem bir memleket olan bu kâinat, sûrelerinin ve âyetlerinin ve kelimelerinin ve harflerinin ve bablarının ve fasıllarının ve sayfalarının ve satırlarının icmâıyla ve erkânının ve envâının ve eczasının ve cüz’iyatının ve sekene ve müştemilâtının ve varidat ve masarifinin ittifakıyla, bütün ulema-i ilm-i kelâmın icmâına müstenit hudus ve tagayyür ve imkân hakikatinin azamet-i ihatasının şehadetiyle ve suret ve müştemilâtının hikmet ve intizamla tebdili ve huruf ve kelimatının nizam ve mizanla tecdidi hakikatinin şehadetiyle ve mevcudatında müşahede ve ayân ile görünen teâvün ve tecavüb ve tesanüd ve tedahül ve muvazene ve muhafaza hakikatlerinin azamet-i ihatasının şehadetiyle, Onun vahdet içindeki vücub-u vücuduna delâlet eder.
Baki ÇİMİÇ