“Bu zamanda Nûrlarla hizmet-i îmâniye, her tarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celb etmekle olur.[1](Bedîüzzamân Saîd Nursî )”
Teknolojik imkânların sağladığı kolaylıklarla bu zamanda Nûrlarla hizmet-i îmâniye de sanal âlem dediğimiz internet ortamlarıyla da muhtaç olanlara en kolay ve kısa yolla ulaştırılabiliyor. Hatta bir anda binlerce insana bir hakîkati çok kolay ve kısa bir zamanda ulaştırma imkânına kavuşuluyor. Belki de buna işâreten Bedîüzzamân Hazretleri “Serîüsseyir olan bu zamanın evlâdına, kısa ve selâmet bir tarîki(yolu) ihsan etmek rahmet-i hâkimenin şânındandır.[2] İfâdeleri ile bu hizmetlere de işaret etmiş olmalıdır.
Hem teknoloji ve mehâsin-i medeniyet denilen hakîkatler için de şu mükemmel izâhlar yapılmıştır. “Bunu da inkâr etmem, medeniyette vardır mehâsin-i kesire(çok iyilik). Lâkin, onlar değildir ne Nasrâniyet (Hıristiyan) malı, ne Avrupa i’câdı, Ne şu asrın san’atı. Belki umûm malıdır. Telâhuk-u efkârdan(fikirlerin birbirine birleşmesinden), semâvî şerâyiden(semâvî şerîatlardan), hem hâcât-ı fıtrîden(fıtrî, yaratılış ihtiyaçlarından), husûsî şer-i Ahmedî(özellikle Peygamberimizin şerîatından),İslâmî inkılâptan neş’et eden(doğan) bir maldır. Kimse temellük etmez (mülk edinemez, kendine mal edemez).[3]” Böylece Avrupa, Amerika ya da başka bir ülkeden alınan maddî terakki ve medeniyet harîkaları umûm insanlığı asırlarca fikirlerinden ve çalışmalarından ortaya çıktığı için bir millete ve devlete ait değildir. Öyleyse bütün insanlığın ortak malı hükmündedir.
Teknoloji insanlığın hem hayrına, hem de şerrine hizmet edebilecek bir vasıtadır. Bizim gâyemiz bütün zorluklara rağmen hayırda kullanmaktır. Çünkü vesîlenin mâhiyetine bakılmaz, neticesine bakılır. Neticesi hakka hizmet ise o meşrudur. Madem neticesi rıza-i ilâhi ise o hizmet küçük değil, büyüktür.
Teknolojik imkânlar rabbimizin bu âhirzamân ümmetine hayırda istimâl edilmesi için bir rahmeti ve inâyetidir. Bu hizmete ve dâvâya ne kadar eller atılır ve omuzlar vurulursa hepsine Allah razı olsun demeliyiz. Dâvâmız ise nazik ve kudsîdir. Bu dâvâya hizmet etmek ise hepimizin gâyesidir.
Yüce Rabbimiz biz âciz kullarına Risâle-i Nûr gibi çok büyük bir nimeti ihsân etti. Nimet şükür görmezse gider. Bizler de bu manâda Risâle-i Nûr nimetinin şükrü için O’na çalışmak ve hizmetinde, neşrinde müsbet vasıtalarla devam etmeliyiz. Çünkü biliyoruz ki önce bizler muhtaçtık ve bu muhtaç oluşumuza bir merhamet eseri olarak Rabbimiz bizlere bu hakîkatleri ihsân etti biliyoruz ve birbirimizi bu manâda tebrîk ediyoruz.
“Nimet şükür görmezse gider” sırrınca Risâle-i Nûr nimeti için bizler de kaderin sevk ve idâresinin de tecellisi ile böyle güzel hakîkatlerle tanıştırıldık ve aynı gâyeye hizmette istihdâm ediliyoruz. Bunun için de ayrıca Rabbimize şükretmemiz gerekir. Bütün müsbet vasıtaları şükür vesîlesi olarak görmeliyiz.
Hepimizin sosyal hayatta elbette ki şahsî ve umûmî sorumlulukları ve vazîfeleri var. Ancak Nûr dâvâsında olanlar için Bedîüzzamân Hazretleri şöyle diyor.”Hâlbuki hizmet-i Kur’âniyede bulunana, ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli-tâ, ihlâsla, ciddiyetle hizmet-i Kur’âniyede bulunsun.[4]” Çünkü “Risâle-i Nûr, yirminci asrın Müslümanlarını ve bütün insanları koyu fikir karanlıklarından ve müthiş dalalet yollarından kurtarmak için müellifin kendi ihtiyariyle değil, bir ihsân-ı İlâhî olarak yazılmış olan ilhâmî bir eserdir. İşte insan üzerindeki te’sîri pek büyük olan böyle bir eseri devamlı olarak teenni ile ve lûgatların mânâlarını öğrenerek, dikkatle okuyabilseniz, geceli gündüzlü çalışan birçok Nûr talebeleri gibi siz de büyük bir huzur ve saadete kavuşursunuz. Hem gayet cevval ve faal bir hâle gelirsiniz. O kudsî eserleri günlerce okuyabilmenin ilâhî hazzı ile çırpınırsınız. Bu gibi kıymeti ölçüye sığmayan eserlerle meşgul olabilmek için beş dakikayı bile boşa gidermezsiniz. Ve hem daima cebinizde, çantanızda Nûrları taşımak, okumak, daima okumak için zamanlarınızı büyük bir kıymetle kıymetlendireceksiniz. Nûrları okumak sevgisiyle, Nûrları okumak heyecanıyla, Nûrları okumak ihtiyacıyla yanacaksınız.[5]”
Bizler de en azından müsait olduğumuz zamanlarda bu nûrlu dâvâya çeşitli vesîlelerle hizmet ederken, bunlardan başka nev-i beşerin özellikle ehl-i îmânın îmânını kurtarma vazîfesi ile vazîfelendirilmiş durumdayız. Öyleyse “Gayet ağır ve büyük ve umûmî ve kudsî bir vazîfe-i îmâniye ve hizmet-i Kur’âniye omuzumuza ihsân-ı İlâhî tarafından konulmuş.[6]” diyoruz ve buna da şükrediyoruz.
Bu imkânları ve fırsatları inşâallah müsbet manâda Risâle-i Nûrların neşri ve tanıtılması cihetinden hayırlara vesîle olarak kullanmalıyız.
Bâkî ÇİMİÇ
——————————
[1] Lem’alar,2005,s:581
[2] Mesnevi-i Nuriye
[3] Sözler, s:1163
[4] Onuncu Lem’a
[5] Konferans
[6] Yirmi Birinci Lem’a
RİSALE-İ NUR HİZMET VE TANITIM DVD
İNTERNET ADRESİ:http://risaleinurhizmetdvd.siteself.com/
Neden hizmet Dvd’si? Aynı anda kaç insanı, kaç kere sohbete götürebilirsiniz? Götürdüğünüzde o insan ne derece etkili bir ders ortamında bulunur? Aklımız, vaktimiz, imkanlarımız sınırlıdır. Ancak, teknoloji nimetiyle önümüzdeki sınırlar ve engeller kalkıyor. Bu Dvd’de tam 136 tane çok etkili ve profesyonel sunumu yapılmış Risale-i Nur dersleri var. Özel olarak seçilmiş bu içerikler, zamanın etkin kullanımıyla kısa ama etkili derslerdir. Her kesimden insana gönül rahatlığıyla verebileceğiniz tarzdadır. Risale-i Nur’dan hiç haberi olmayan bir insana da, bir nur talebesine son derece hitap edecek kabiliyettedirler.