Risâle-i Nûrlarda “Sağ cenah geçmiş, sol cenah ise gelecek” ile irtibatlandırılmıştır. Bedîüzzamân Hazretleri bu kavramları hâyalî olarak kullanmamış kanâatindeyiz. Temsîllerden dahi bir hakîkatin ucunu bizlere gösteren Bedîüzzamân, bu sağ taraf ve sağ-sol cenah kavramlarından da muhakkak hakîkat yönleri ve dersleri irâe etmektedir. Zaten o hakîkat cihetlerinden sağ cenahı mâzi, sol cenahı de istikbâl olarak göstermiştir.
Ancak bizim merak ettiğimiz ve öğrenmeye çalıştığımız mevzu’ niçin sağ cenaha geçmiş, sol cenaha istikbâl olarak bakılmış? Bu mesele için bir kaç noktayı müdakkik nazarlara sunmak istiyoruz. Öncelikle sağ taraf ile ilgili noktalara temâs edelim.Sağ taraf, Kur’ân ayetlerinde hayır olarak gösterilmiştir. Cenâb-ı Allah’ın ayetlerde Hz. Musa(as)’ya sağ taraftan seslendiğini görüyoruz. Allah, Hz. Musa(as)’ya “Sağ elindeki nedir ey Musa?[1]” diye hitap etmiştir. Bir başka ayette de Hz. Musa(as)’ya Rabbimizin hitâbı sağ taraftan.”Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sağ yanındaki ağaç cihetinden: “Ey Musa! Şüphesiz Ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım” diye seslenildi.[2]” Bir başka ayette de;”Ona, Tur’un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.[3]” denilmiştir.
Ashab-ı Kehf için de yine yüce Rabbimiz önce sağ taraftan onları döndürdüğünden bahsediyor.” (Onlara baktığında) Görürsün ki, güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan yönelir, battığında onları sol yandan keser-geçerdi ve onlar da onun (mağaranın) geniş boşluğundalardı.[4]”
Yine İsra Sûresi’nde kitapların sağ taraftan verileceği belirtilir.” Her insan grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir ‘hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar.[5]”
Hadîs-i Şerîflerde de sağ el ile yemeyi Efendimiz(asm) buyurmuştur. Melelâ;” Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm görüyordu, bir adam sol eliyle yemek yer. Ferman etmiş: ”külbiyemiynike” “Sağ elinle ye” demiş. O adam demiş:”lâestetîy’û’” “Sağ elimle yapamıyorum.” Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm demiş: ”lestetâ’te” diye beddua etmiş: “Kaldıramayacaksın.” İşte ondan sonra o adam sağ elini hiç kaldıramamış.[6]” Müslümanların hayırlı bütün işlerinde sağ tarafı kullanmaları da hadîslere dayanmaktadır. Öyleyse sağ tarafın ve cenahın önceliği vardır.
Dünyanın dönüş yönü batıdan doğuya olduğundan ilk önce mâzîye dökülen zaman da sağ cenahtır. Mü’minler kâbeyi tavâf ederken de sağdan sola doğru tavâf ederler. Böylece de sağ taraftan başlandığında geçen zaman da yine mâzîyi gösterir ve sağ mâzi olur. İnsan fıtratına en uygun okuma kolaylığı da sağdan sola yazılan Arapça ve İbrânîce yazılar olduğu tespit edilmiştir.
Muhakkak başka tespitlerde vardır ve yapılabilir. Bütün bunlar şunu gösteriyor ki sağ ve sol kavramları izâfî kavramlar olduğu halde sağ fıtratın gereği olan geçmişi, sol ise istikbâli ifâde etmek için kullanılan en münâsib kavramlar olarak kabul edilmiştir.
Yine şu gelen ifâdeler de zaman kavramı için önemlidir. “Şu kâinata baktığımız vakit görüyoruz ki, zaman seylinde mütemâdiyen çalkanan ve kâfile kâfile arkasından gelip geçen mahlûkatın bir kısmı bir saniyede gelir, derakab(derhâl) kaybolur. Bir tâifesi bir dakikada gelir, geçer. Bir nev’i, bir saat âlem-i şehâdete uğrar, âlem-i gayba girer. Bir kısmı bir günde, bir kısmı bir senede, bir kısmı bir asırda, bir kısmı da asırlarda bu âlem-i şehâdete gelip, konup, vazîfe görüp gidiyorlar.[10]”
O halde bizim için zaman olarak üç durum vardır. Biri mâzî ya’nî geçmiş. Diğeri istikbâl ya’nî gelecek. Birde yaşadığımız an var ki o da hâldir.