“Halk-ı şer, şer değil; kesb-i şer, şerdir.” Yani şerri yaratmak şer değil, şerri işlemek şerdir. Mesela ateş yaratılmış ve sana hizmet eder. Sen kendi tercihin ve kötü kullanman ile sana hizmetkâr olan ateşe elini soksan ve elini yaksan elbette ateşi kendine şer yapmış olursun. Yoksa ateş seni yakmak için yaratılmamıştır. Veya yağmur hayırdır ve rahmettir. Sen gerekli tedbiri almadan(şemsiyeni almadan) yağmurda ıslansan ve hasta olsan, elbette ki tamamı rahmet olan yağmuru kendine şer yapmış olursun. Aynen böyle de hastalık yapan virüs ve mikropların yaratılmasında da çok hikmetler vardır. Onların yaratılması şer değildir. Belki insan gerekli tedbiri almayarak kendine şer yapıyor ve zararını da çekiyor. Elbette bu tür musîbet ve hastalıkların çok başka hikmetleri de vardır. Onlar birer memurîn-i İlâhidir. Emir altında hareket ederler. Rabbimiz bu neferleriyle azgınlaşan ve söz dinlemeyen beşeri ikaz eder. Veya kullarını imtihan eder.
Musîbetler bize ne söyler?
*Musîbetin bir kısmı, gafleti dağıtır. Çünkü gaflet,
ülfet ve ünsiyet büyük bir belâdır.
*Bir kısmı beşerî olan aczimizi ve zaafımızı bildirerek bir
nevi huzur verir.
*Hastalık olan kısmı, musîbet değil, belki Rabbimizin bir
iltifatı, bir tathiridir.
*Bir kısmı da ihtâr ve îkazdır.
*Bir kısmı da imtihân vesîlesidir.
Netice: Musîbetin darbesine düşen insan of-puf
ederek şikâyet etmemeli. Musîbetin çaresine bakmalı. Sebeplere uyup, neticeyi
ve şifayı Allah’tan beklemeli. Şükür içinde sabretmeli. Duâyı elden
bırakmamalıdır. Çünkü musîbet vakti, duâ vaktidir.
Korona Virüsün Kazandırdıkları:
•Temizliğe hassasiyet çok ciddî olarak dünya gündemine geldi. Böylece abdest ve nezafetin İslâm’ın bir emir olduğu tahakkuk etti.
•Fabrika, sanayi çalışmaları ve trafik azalarak hava âlemi temizlendi.(Bu arada trafik kazaları ile ölümler de azaldı.)
•Suç oranları azaldı, gayr-ı meşru hayat neredeyse iptal edildi.
•Ses, gürültü ve karmaşa kirliliği azaldı.
•Sabır, şükür ve duâ silâhı güçlendi.
•Ticarî ve fabrikasyon yemeklere teveccüh azaldı.
•Ev yemeklerine ve fıtrî beslenmeye mecburî dönüş sağlandı.
•Âile hayatı fıtrata döndü. İnsanın hususan mü’minlerin tahassungâhı olan âile ön plana çıktı.
•İnsana ilk emir olan oku, aslî hüviyetine kavuştu. Kâinat kitabının satırları ciddî olarak okunmaya başlandı.
•Ölüm şiddetli ihtâr edilerek kabir ve ahiret hayatı düşülmeye başlandı.
•Hayatın hakîkî hikmeti ve gayesi hatırlanmaya başlandı.
•Dünya ve maddî hayatının faniliği bir kez daha tahakkuk etti…
Dörtlük:
Hiç bir belâ durduk
yere gelmez,
Hâşâ zulmetmez kuluna Hüdâsı.
Yaptığı kusuru nefis görmez,
Herkesin çektiği kendi belâsı.
Abdülbâkî Çimiç