Mi’râc, Kadir Gecesi Hükmündedir

Mi’râc, İkinci Bir Kadir Gecesi Hükmündedir
Aziz, sıddîk kardeşlerim,
Leyle-i Mi’râc, ikinci bir Leyle-i Kadir hükmündedir. Bu gece mümkün oldukça çalışmakla kazanç birden bine çıkar. Şirket-i mâneviye sırrıyla, İnşaallah herbiriniz kırk bin dille tesbih eden bazı melekler gibi, kırk bin lisanla bu kıymettar gecede ve sevabı çok bu çilehanede ibadet ve duâlar edeceksiniz. Ve hakkımızda gelen fırtınada binden bir zarar olmamasına mukabil, bu gecedeki ibadetle şükredersiniz. Hem sizin tam ihtiyatınızı tebrikle beraber, hakkımızda inâyet-i Rabbâniye pek zâhir bir sûrette tecellî ettiğini tebşir ederiz.
Şuâlar, s. 429
***
Aziz, sıddîk kardeşlerim,
Leyle-i Mi’racın, aynı leyle-i Regaib gibi hiç inkâr edilmez bir tarzda, bir nevî mû’cize-i Ahmediye gibi bir kerâmetini ve kâinatça hürmetini gözümüzle gördük. Şöyle ki:
Nasıl evvelce yazdığımız gibi iki ay kuraklık içinde burada hiç yağmur gelmediği, güya leyle-i Regaibi bekliyor gibi o mübarek gecenin gelmesiyle emsalsiz bir gürültü ile kudsiyetini burada gösterdiği gibi, aynen öyle de, o geceden beri buraya bir katre yağmur düşmediği halde, yirmi günden sonra aynen Mi’râc Gecesi birdenbire öyle bir rahmet yağdı ki, dinsizlerde şüphe bırakmadı ki, Sahibü’l-Mi’rac, Rahmeten li’l-Âlemîn olduğu gibi, onun Mi’râc Gecesi de bir vesîle-i rahmettir. Hem ehl-i imanın imanlarını kuvvetlendirdiği gibi, meyusiyetlerini de bir derece izâle etti.
Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 181-182 
***
Demek hakikat-ı Mi’râc, bir mû’cize-i Ahmediye (asm) ve kerâmet-i kübrası olduğu ve Mi’râc merdiveniyle göklere çıkması ile zat-ı Ahmediyenin (asm) semavat ehline ehemmiyetini ve kıymetini gösterdiği gibi, bu seneki Mi’râc da zemine ve bu memleket ahalisine kâinatça hürmetini ve kıymetini gösterip bir kerâmet gösterdi.
Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 183
***
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Sizin Mi’racınızı tebrik ve Mi’rac Sahibinin (asm) sünnet-i seniyyesine sizi ve bizi tam muvaffak eylemesine rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz.
Kastamonu Lâhikası, s. 195
***
Bu şuhur-u selâse, seksen küsur sene bir ömrü kazandırıyor. Elbette sizler gibi mücahidler onu kazanmaya çalışacaksınız. Cenâb-ı Hak herbir gecesini sizin hakkınızda leyle-i Mi’rac ve leyle-i Berat ve Leyle-i Kadir kadar kıymettar eylesin, âmin.
Kastamonu Lâhikası, s. 58.
Ufuk-u âlâda ezeli saatler

Bu gece Mi’rac Gecesi. Kâinat Efendisi Hazret-i Muhammed’in (asm) kâinat ötesine, vücup âlemine, İlâhî huzura dâvet ve kabul edilişinin izini, hatırasını, feyzini taşıyan gece bu gece.
Affın, merhametin, şefkatin, genişliğin, bağışlamanın, şefaatin, Cennetin kâinat çapında ilân edildiği, insana kâinat üstü kucak açıldığı eşsiz bir gece. İnsanlığa kutlu olsun!
O beşer üstü hadiseyi biraz olsun kavrayabilmek, Kur’ân’ın haberleriyle mümkün. Kur’ân’ı izleyelim:
“Doğruldu! O, Ufuk-u Âlâ’da idi!”1 Resûlullah Efendimiz (asm) en yüksek Ufuk’ta durdu, doğruldu. Önüne Refref getirilmişti. Artık Cebrâil Aleyhisselâm’ı kevn âleminde, Sidre’de bırakmıştı. Kendisi Arş-ı Azama girmiş2; “Vücub” âlemine doğru yönelmişti.
“(Refref ile) yükseldi ve yaklaştı.”3 Bu âyetle Allah Resûlü’nün (asm) Allah’ın akrebiyeti ile, kurbiyeti ile, yakınlığı ile müşerref kılındığını öğreniyoruz. Resûlullah (asm), Zat-ı Muallâ’nın kurbiyetine yaklaşmıştır, Allah’a yakın olmuştur.
“Artık Kâb-ı Kavseyn’de idi yahut daha da yaklaştı!”4 Bu âyetle Allah Resulü’nün (asm) Kâb-ı Kavseyn makamına yükselmekle teşrif edildiğini öğreniyoruz. Üstad Bedîüzzaman Hazretleri’nin (ra), “İmkân ile Vücub ortası” diye nitelediği makamdır Kâb-ı Kavseyn.5 Zat-ı İlâhî’ye, bir ok yayının iki ucu kadar veya daha da yaklaştı. Ve artık “Zat-ı Celil-i Zülcemâl ile görüştü.”6
“İşte o esnada Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti!”7 Bu âyetle anlıyoruz ki, Resûlullah Efendimiz (asm) Cenâb-ı Hakk’a bizzat mülâki oldu, Cenâb-ı Hak ile bizzat görüştü ve Cenâb-ı Hak’tan bir takım esrar ve bilgileri aldı. Zaman ve mekân üstü olan bu makamda Allah Resulü (asm), Allah’ın, “Ehadiyet ile kelâmına ve rü’yetine mazhar oldu.”8
“Gözünün gördüğünü gönlü yalanlamadı.”9 Yani, Allah Resulü (asm) zaten kalbine iman ve hikmet doldurularak bu yolculuğa çıkarılmıştı. Şimdi imanı, yakin bir müşahede ile desteklenince, gözü ile gördüklerini kalbi de tasdik etti. Ve Allah’ın rü’yetine mazhar oldu.
“Gördüklerine karşı şimdi siz mi tartışıyorsunuz?”10 Bu âyetle Cenâb-ı Hak, bu ulvî hâdiseyi aklına sığıştıramayanlara soru yöneltmiş ve şüphelerinin gayet yersiz olduğunu beyan etmiştir.
“And olsun ki, Muhammed Cebrail’i bir de Sidre-i Münteha’da dönüşte gördü.”11 Artık dönüş vaki olmuştur. Resûlullah (asm), Cenâb-ı Hakk’ın kurbiyetinden kevn âlemine doğru yönelmiştir. Kevn âleminin başında, yani Sidre’de, tekrar Cebrail Aleyhisselâm ile bir araya geldi.
“Cennetü’l-Me’vâ yanında.”12 Şehitler ve Muttakilerin Cennet’i olan “Cennetü’l-Me’vâ” buradadır. Cebrail (as) ile burada buluştu.
“Sidre’yi, İlâhî tecelli tamamıyla bürüdüğü zaman, o mehabetli manzarayı gören Peygamberin gözü hayretinden sağa sola meyletmedi, onu aşmadı. Muhakkak orada O, Rabb’inin Âyet’ül-Kübra’sını gördü.”13 Bu âyetleri geniş bir perspektifle Otuz Birinci Söz’de tefsîr eden Bedîüzzaman Hazretleri (ra), artık Allah Resûlünün (asm) burada “Cennetü’l-Me’vâ’nın gövdesi olan Sidretü’l-Müntehâ’da”14 iken Allah’ın azametinin delillerine şâhit olduğunu, âlem-i şehâdetin mânevî tezgâhları ve küllî kânunlarına, yeryüzündeki mahlûkatın amellerinin netîcelerine, cinlerin ve insanların fiillerinin Cennetteki meyvelerine ve Cehennem’deki zakkumlarına, yeryüzündeki tesbihât ve tahmîdâtın Cennetü’l-Me’vânın meyveleri sûretine girmesine şahitlik ettiğini kaydeder. “Elhamdülillâh” kelimesinin, nasıl bir Cennet meyvesine dönüştüğünü müşahede ettiğini beyan eder.15
Bu gece, böylesine müstesna bir gecenin sene-i devriyesini İnşaallah idrak edeceğiz.
Bu geceyi nasıl mı ihya edelim? Elimizden ne geliyorsa, onunla. Namazla, niyazla, Kur’ân okuyarak, Mi’rac Risâlesini okuyarak, Cevşen okuyarak, dua ederek,… Vs. Yapabildiğimiz kadar.
Ve muhakkak; bizim mi’racımızın da namaz olduğunu; ömrümüz boyunca beş vakit namazda sebat ederek Allah’ın kurbiyeti ile müşerref olabileceğimizi bir kez daha kuvvetlice ve muhakkak hatırlayarak!
Mi’rac Kandilinizi tebrik ederim.
DİPNOTLAR: 1- Necm Sûresi, 53/6, 7. 2- Sözler, s. 520. 3- Necm Sûresi, 53/8. 4- Necm Sûresi, 53/9. 5- Sözler, s. 520. 6- Sözler, s. 520. 7- Necm Sûresi, 53/10. 8- Sözler, s. 518. 9- Necm Sûresi, 53/11. 10- Necm Sûresi, 53/12. 11- Necm Sûresi, 53/13, 14. 12- Necm Sûresi, 53/15. 13- Necm Sûresi, 53/16, 17, 18. 14- Sözler, s. 524. 15- Sözler, s. 532.

08.07.2010

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir