Kocatepe’de uhuvvet ve muhabbet seli
Yıllarca bekledik ümitle 19 Ekim’i. Hiç ümidimizi yitirmemiştik zaten. Çünkü biliyorduk Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin tasarrufunun devam ettiğini.
Çünkü Bediüzzaman Hazretleri’nin de “Mâruf-u Kerhî denilen bir kutb-u âzam ve Şeyh Hayâtü’l-Harrânî denilen bir kutb-u azîm, Hazret-i Gavs’tan sonra mematları hayatları ” gibiydi.
Bunalmıştı âlem-i İslâm ve Nur Talebeleri. Dehşetli savletler ve tazyikler vardı üzerlerinde. Müfritâne irtibata sınır koymamıştı asrın müceddidi. Bir araya gelerek, en şiddetli musîbetlerin yaşandığı bu zamanda numune-i imtisal olacaktı uhuvvet ve muhabbet esintileri âlem-i İslâm’a. Karabulutlar hem Müslümanların, hem de Nur Talebeleri’nin üzerine mümanâat etmeye başlamıştı ki, mematı hayatı gibi vazife başında olan Üstadımızın duâ ve tasarrufu devrede olmalıydı ki zahiri esbap sükût etmişti bu sene. Böylece Ankara Kocatepe’de toplanacaktı Nur Talebeleri. Öyle de oldu ve Anadolu ayağa kalkmış, on binler Ankara’ya koşmuştu. Senelerin verdiği özlem ve hasret dinecekti Kocatepe’de. Kucaklaşacaktı muhabbet fedâileri hep birlikte. Nurlu simalar, müşfik sineler kavuştu saatlerce göğüs göğüse. Görülmeye değerdi beklenen hasret kavuşması anları. Birbirine nasıl da sarılıyordu nurun kahramanları? İnsan huzur doluyor, şevke geliyordu bu muhabbet esintileri karşısında. Buna çok ihtiyacımız vardı son zamanlarda. Ahirzamanın dehşetli fitnecileri yatmıştı sinsî bir pusuya. Düşürmek istiyordu Nur Talebelerini birbirine. Kelepçe vurulmuştu Kur’ân’ın mânevî mucîzesine. Şiddetli mukabele etme ihtimali olacağını haber veriyordu Aziz Üstadımız! Bertaraf olmalıydı bu dehşetli planlar. Çekilen musîbetler de keffaretü’l zünub olmalıydı âlem-i İslâm’a. Çok ihtiyacımız vardı böyle bir uhuvvet ve muhabbete. Gösterilmeliydi bütün insanlığa müsbet hareket düsturu. Binlerce Nur Talebesi bir araya geldi, hiçbir menfî hareket olmadı Ankara Kocatepe’de. Çünkü emniyet ve asayişin bekçileriydi Nur Talebeleri. Risale-i Nur’dan aldıkları hakikat derslerinin fiili tecellilerini gösterdiler bütün cihana. Nasılda endişeliydi asrın fitnecileri? Beklemiyorlardı belki de böyle bir şecâat ve cesâreti.
Elbette hikmet-i İlâhî çok sırlar saklamıştı musîbet ve savletlere. Sabır acıydı, ancak meyvesi tatlıydı her daim. İşte 14 sene sonra 19 Ekim günü o güzel meyveye kavuştuk elhamdülillah. Kucaklaştık hasret çektiğimiz kardeşlerimizle birer birer. Tebessüm ediyordu simalar, güller açmıştı o güzel çehreler. Ne de mutluydu bütün nurcular.
İnşâallah bu uhuvvet ve muhabbet âlem-i İslâm’ın fecr-i sadıkının tam mukaddimesi olur. İttihâd-ı İslâm’a giden yolun başlangıcı olur. Beklenen ferec-i umûmînin müjdesi olur. Kalblerin birlikte atmasına vesile olur. Ucuz hesaplar yapanlara ikaz ve ders-i ibret olur. Kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışanların oyunu bozulur. Cadde-i kübra-i Kur’âniye olan Risale-i Nur mesleğinden ayrılanlara geri dönmeye bir fırsat olur! Bu birlik, beraberlik ve tesanüd fiili, pusuda bekleyen yarasa tabiatlı insî şeytanlara da korkulu rüyalar görmelerine ve ümitlerinin sükût etmesine vesile olur.
Netice-i kelâm: Ey ehl-i hall ve akd! Eğer emniyet ve asayişin sulh ve selâmetini isterseniz işte sizlere numune-i imtisal bir fiil! Geliniz Risale-i Nurların neşrini tekrar geri veriniz ve umûmî musîbetlerin şiddetlenmesine giden yolun önüne geçiniz. Uhuvvet ve muhabbeti tesis eden Nur Talebelerini dinleyiniz ve onlara yardımcı olunuz.
Ey nura gönül vermiş olan, nurun neşrine çalışan, Risale-i Nurlardan uhuvvet ve muhabbet derslerini alan umum Nur Talebesi kardeşler!
Âlem-i İslâm ve bütün beşeriyet Kur’ân’ın nurunu bekliyor. Bu nurun onlara ulaşması ve sulh-ı umûmînin yaşanması için hepimize âzamî vazifeler düşüyor. Üstadımızın ruhaniyâtını ve şahsiyet-i mânevîyesini inciten, dünyevî ve geçici rüzgârlara ehemmiyet vermeyelim. Uhuvvet ve muhabbetimizi tekrar te’sis edelim. Aramızdaki nurânî rabıtaları gözden geçirelim. O nurânî rabıtaları tekrar kuvvetlendirelim. Akan Müslüman kanlarının mes’uliyetinden kurtulmak için Risale-i Nur hakikatlerini ve metodunu hem Müslümanların, hem de insanlığın gündemine getirmeye çalışalım.
Yeni Asya Nur Talebeleri bu birlikteliğin ve uhuvvetin numunesini fiilî olarak gösterdi. Geliniz sizler de bu halkaya katılarak bizlere tevdi edilen vazifeleri taksimü’i amal ile yerine getirmeye çalışalım. Gün birlik, berâberlik ve uhuvvet günüdür!