İkinci Meşrûtiyetin ilân edilmesiyle birlikte, İstanbul merkezli olmak üzere ilmî, fikrî ve siyâsî nitelikte pek çok kulüp, cem’iyyet, fırka (parti) kuruldu. Bunların arasında en ziyade dikkat çekenlerden birisi de 6 Şubat 1909’da kurulan İttihâd–ı Muhammedî Cem’iyyeti’dir. Bu cem’iyyetin ilk kurucu üyeleri arasında olmasa da sonrasında Bediüzzaman Hazretleri de yer almış, hatta Ayasofya Camii’ndeki “Mevlidli Açılış” programında uzun konuşmalarda bulunmuştur. Bediüzzaman, ayrıca bu Cem’iyyetin “yayın organı” mahiyetinde çıkan Volkan Gazetesi’nde yazılar yazmış, bu yazılarda ifade etmiş olduğu hakikatlere hayatı boyunca sahip çıkmış ve bunları savunmaktan da hiçbir zaman çekinmemiştir. Ölümün (idamın) kol gezdiği zamanlarda ve darağaçları önünde bile… Bediüzzaman, İttihâd–ı Muhammedî ile olan bağlantısı hakkındaki niyet ve maksadını, Divan-ı Harb Mahkemesi’nde, o devrin gaddarları önünde pervâsızca ifade ettiği gibi, ayrıca tarih önünde ve istikbâlde de muknî izahlarda bulunmuştur. Bu izahları, muhtelif risâlelerde görmek mümkündür. Tarihçe-i Hayat isimli eseri başta olmak üzere, Eski Said Dönemi Eserleri’nde, bilhassa Münâzarât, Divân-ı Harb-i Örfî ve Hutbe-i Şâmiye gibi risâlelerinde, bu mesele defaatle târif ve izah edilmiş olup meydandadır.
İttihâd–ı Muhammedî Cem’iyyeti’nin kuruluş aşaması
Süheyl Paşa, Mehmet Sadık, Ferik Rıza Paşa, Derviş Vahdetî ve arkadaşları 6 Şubat 1909 tarihinde İstanbul’da İttihâd-ı Muhammedî adı ile bir Cem‘iyyet kurdular. Bu Cem‘iyyet Volkan Gazetesi idarehanesinde faaliyete geçti. Bu Cem‘iyyetin kuruluşu Ayasofya’da okutturulan bir mevlidle ilan edildi. Bu mevlid dolayısıyla büyük merasimler yapıldı. Ayasofya Meydanı İstanbul’da o güne kadar görülmemiş bir kalabalıkla dalgalanıyordu. Cem’iyyetin kuruluş töreninde Said Nursi’de hazır bulunmuştu.[1]
İttihâd-ı Muhammedî Cem‘iyyeti’nin Kuruluşu:6 Şubat 1909’dur. Volkan’ın 48. sayısında (26 Muharrem 1327, 4 Şubat 1324, 17 Şubat 1909) gazete başlığının altına, “İttihâd-ı Muhammedî Cem‘iyyeti’nin mürevvic-i Efkârıdır” ibâresi eklenmiş. Yine bu nüshada İttihâd-ı Muhammedî Cem‘iyyeti Nizamnâmesi’nin 10 maddesinin neşredildiğini görüyoruz. Birinci maddede, Cem‘iyyet’in, “1327 sene-i hicriyyesinde Dârül Hilâfe’de teşekkül ..” ettiği yazılı. 70. sayısındaki (19 Safer 1327, 26 Şubat 1324, 11 Mart 1909) “Tebşîr” başlıklı yazıda kuruluş târîhi dahâ kesinleşiyor: “…Sâye-i Nûr-i Nübüvvet’de ‘İttihâd-ı Muhammedî Cem‘iyyeti’ bihakkın müessesdir. Ve târîh-i te’sîsi de 327 senesi, Muharremü’l-harâm’ının 15. ve 324 Kânûnisânî’sinin 24. Cum’aertesi gününden [6 Şubat 1909] i‘tibâr olunmuştur…”[2]
Bediüzzaman İttihâd-ı Muhammedî Cem‘iyyeti’nin Üye Listesisinde “İttihâd-ı Muhammedî Cem’iyyeti Dersaâdet Merkezî Meclis İdâre A’zâları: 8. sırada Bedîüzzamân Saîd Kürdî İbn-i Mirzâ”[3]şeklide yer almıştır. “İşte bu Said Nursî “Osmanlı Devleti’nin hürriyet başında kànun-u esasîyi ilânı zamanında İttihâd-ı Muhammedî Cem’iyyeti’ni teşkil etmiş. Bir makalesiyle Adapazarı ve İzmit taraflarında elli bin adam birden İttihâd-ı Muhammedî Cem’iyyeti’ne intisâb etmiş.”[4]
O günleri gören ve yaşayanlar Bediüzzaman’ın Cem‘iyyetin kuruluşu için Ayasofya’da okutturulan mevlide katıldığını ve yaptığı konuşmaları şöyle anlatıyorlar: “Saat 10 sıralarında önlerinde medrese talebeleri olduğu halde, Bediüzzaman Hazretleri geldiler. Kendilerini dış kapıda karşıladık. Medrese talebelerinin başlarındaki sarıklar nur gibi beyaz, çiçek gibi ruha rahatlık veriyordu. Hele bunlardaki dini terbiye kendilerine başka bir güzellik bahsediyordu. Bediüzzaman, İslâm dünyasının harikası, o meşhur tavrı ile daima belinde taşıdığı hançeriyle inanmış olarak kürsüye çıktı. Ve bir nutuk söyledi. Bu nutkunda Bediüzzaman şöyle diyordu.” Kabr-i kalbten hakaik çıplak çıktı. Namahrem olanlar nazar etmesin.” diye konuşmasına başladı ve iki saat ayakta hitap etti. Devrin siyasi, içtimâî, dinî bütün konularına temas etti. O gün mevlidde bulunan Hafız Ali Rıza Sağman ‘Mevlid Nasıl Okunur ve Mevlithanlar’ isimli eserinde “Bediüzzaman’ın kürsüde ayakta irad eylediği mev’ize şaheserdi” demektedir. Bediüzzaman bu hitabesinde mebuslara: “Meşrûtiyeti, meşrûiyet ünvânı ile telakki ve telkin ediniz. Ta yeni ve gizli ve dinsiz bir İstibdat, pis eliyle o mübareki garazlarına siper etmekle lekelenmesinin. Hürriyeti, şeriatın adabı ile kayıt altına alınız. Zira cahil insanlar ve halk kayıtsız hür olsa, şartsız tam serbest olsa sefih ve itaatsiz olur. Adalet namazında kıbleniz dört mezhep olsun. Ta ki namaz sahih ola.”[5] Diyordu. Bediüzzaman uzun konuşmasını yaparken, cami de Mabeyn-i Hümayun(Padişahın özel servisi) kâtibi Süleyman Tevfik Bey le, II. Meşrûtiyet öncesi ve sonrasının tanınmış gazetecilerinden ve fikir adamlarından Ali Kemal de vardı. Bediüzzaman “Şeriata aykırı hareketler olduğunu söyleyenler bunları ilân etmelidirler.” deyince Ali Kemal yanındaki Süleyman Tevfik Bey’e yavaşça: “Bediüzzaman màkul konuşuyor, havadan konuşmuyor. Kuzum Beyefendi, bu şeriata aykırı olanlar nedir, zat-ı âlinizin medrese ilimleri ile de münasebetiniz vardır. Bana bunları lütfen izah eder misiniz diyor.”[6]
Abdülbâkî Çimiç
[1] Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi, Necmeddin Şahiner, 1974, s.90
[2] Kuruluş târîhi olarak, Cem’iyyet Nizamnâmesi ve Kurucular Listesinin yayınlandığı 16 Mart 1909’u, Ayasofya Mevlidinin yapıldığı 3 Nîsan 1909’u, yâ da 5 Nîsan 1909’u alanlar da var.
[3] Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzaman Saîd Nursî ve İlmî Şahsiyeti, Cilt:1, s.541-42
[4] Muhtelif Lahikalar, Emirdağ Lahikası-1 Mektupları [İsa Abdülkadir’in mektubu]
[5] Eski Said Dönemi Eserleri(Divan-ı Harb-i Örfî), 2013, s.123
[6] Bilinmeyen Tarihimiz, s.96