”Kur’ân; insana hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı duâ, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubudiyet, hem bir kitab-ı emir ve davet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir…” (Sözler, 2004, s. 589)
Kur’ân insana hem bir kitab-ı şeriat; yâni kanun kitabı, teşriî ve tekvîni (dînî ve kevnî) bütün kanunları kendisinde toplayan küllî bir kanunlar kitabıdır.
Hem bir kitab-ı duâdır. Duâ ubûdiyet ve kulluğun özüdür. Biz kullar Rabbimizin yüce kitabı olan Kur’ân ile ve ondaki âyetler ile Allah’a duâ ediyoruz. Böylece Kur’ân mükemmel ve emsâli olmayan bir duâ kitabıdır.
Hem bir kitab-ı hikmettir. Hikmet, ilim, gayeli olma ve faydalılıktır. Bu mânâda Kur’ân tam bir hikmet kitabıdır. Bütün mesajları ve hükümleri hikmet esasları üzerinedir. Gereksiz ve lüzûmsuz hiç bir meselesi ve mesajı yoktur. Bütünü tam bir mazhâriyet ile mükemmel bir maslahat ve gayeyi tâkip eder.
Hem bir kitab-ı ubûdiyettir. Ubûdiyet kulluk demektir. Bu mânâda da Kur’ân tam bir kulluk programı ve ubûdiyet kitabıdır. Kul, Rabbine niyazda bulunurken mukaddes kitabı olan Kur’ân’daki emirler ve ibâdetler çerçevesinde hareket ederek kullukta bulunur ve Kur’ân’ın göstermiş olduğu mertebelere ulaşabilir.
Hem bir kitab-ı emir ve dâvettir. Kur’ân aynı zamanda emir ve dâvet kitabıdır. Emir ve dâveti hayra ve kulluğadır. Cennete ve rızâyadır. Hayra ve hasenâtadır. Yine Kur’ân’ın emir ve dâveti, günahtan kaçınmaya, haramlardan yüz çevirmeye ve cehennemden sakınmayadır.
Hem bir kitab-ı zikirdir. Zikir Allah’ı çok çok anıp, büyüklüğünü düşünmektir. Bu mânâda da Kur’ân tam bir zikir kitabıdır. Allah’ı anmak ve devamlı lisânımızda O’nu söyleyip zihnimizde düşünmek ve esmâsını zikretmek en güzel şekilde Kur’ân ile olmaktadır.
Hem bir kitab-ı fikirdir. Yâ’nî düşünce kitabıdır. Kur’ân aynı zamanda tefekkür kitabı, düşünce ve fikir istikametine ulaşma kitabıdır. Zihin Kur’ân ile nemalanmakta, bereketlenmekte, sağlıklı düşünmekte ve de tefekkür etmektedir. Sağlıklı bir fikir ancak Kur’ân ile olabilir.
BAKİ ÇİMİÇ