Çocuk Eğitimi ve Risâle-i Nur Dersleri

Çocuklarımız sevgiye muhtaçtır. Onların küçük dünyasında büyük duygular ve hayaller vardır. Onları küçük görüp, çocuk deyip geçmeyelim. Onlar bazen bizden daha fazla ayrıntıyı yakalar ve farklı noktaları tesbit edebilirler.

Muhabbet ve sevgi, te’siri kuvvetli iksir gibi her şeyi halleden bir ilâçtır. Çocuklarımıza güven verebilmişsek, sizinle her şeylerini paylaşabilirler. Yeter ki onların frekansına girebilelim ve iletişim kurabilelim.

Çocukları öğrenmeye motive etmeli ve onları birbiri ile yarışan değil birbirleriyle paylaşabilen fertler olmalarını sağlamalıyız.

Çocuklarımızı birbirleri ile kıyaslamak doğru değildir, muhakkak her birinin başarılı olduğu noktaları görüp o noktadan onları onurlandırmak ve ödüllendirmek gerekir.

Çocuklarımız birbirleri ile akran oldukları için farklı duygular her zaman çok çabuk ortaya çıkabilir. Kıskançlık, çekememezlik, şikâyet ve farklı itirazlar yaşanabilir. Önemli olan onların davranışlarını nazara almak ve o noktadan değerlendirme yapabilmektir. Olumsuz davranışları, olumlu davranış hâline getirmek için muhakkak etkili yöntemler kullanılmalıdır.

Meselâ çok yaramaz bir çocuğun, o davranışı yaptığı anda onu görmemek ya da görmezden gelmek, onunla ilgilenmemek; ancak tam olumlu bir davranışı ânında hemen onunla ilgilenip ”Aferin bak ne güzel bir davranış yaptın!” demekle onun yanlış davranışını olumlu bir davranış ile düzeltmeye çalışmak en etkili yoldur.

Cocuklarımız ilgilenilmekten çok hoşlanır. Ya başarısı ile ya da olumsuz davranışı ile ilgi çekecektir. Olumsuz davranış ile ilgi çekmek daha kolaydır. Böylece çocuk öğretmenini, anne ve babasını olumsuz davranışları sayesinde kendisiyle ilgilendirmeyi başarabilir. İşte burada devreye girip yukarıda îzah ettiğimiz yol ve metodlar uygulanabilir.

Eğitim uzun soluklu ve sabır isteyen bir mes’ele ve meslektir. Ancak çok da zevklidir. Çünkü karşımızda ‘insan’ vardır. Hem de fıtratı tertemiz; sadece bizim ilgimiz ve eğitimimiz ile şekillenecek masum bir mu’cîze-i kudret ve nâdîde-i fıtrattır.

Çocuklarımızın maddî ve mânevî eğitimi için âcizane bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Bulunduğum mahalde talebeler ile ilgileniyorum. Birlikte programlar ve dersler yapıyoruz. Onlarla yaptığımız derslerden çok istifade ediyorum. Çok zevk ve şevk alıyorum. Çünkü onların çok samimî ve sâfîyâne hallerini müşâhede ediyorum.

Ben özellikle uzun tetkikat ile hazırlanan Yeni Asya Neşriyat Araştırma Merkezi’nin Risâle-i Nur Eğitim Seti kitaplarını temin ettim, onlardan istifâde ediyorum. Bu setler ilköğretim 11-14 yaş arası dikkate alınarak hazırlanmıştır.

Bu setlerin tamamı renkli olup en önemli özelliklerinden bir tanesi de ‘faaliyet’ kısımlarının olmasıdır. Metni okuma, anlama, anlatma ve yazılı ve sözlü anlatımlar süresinde faaliyetle uygulanıyor ve bilgi, beceri ve mânevî eğitim bir bütünlük içerisinde veriliyor. Daha doğrusu eğitimde en etkili metod olan ‘yaparak-yaşayarak öğrenme’ metodu faaliyetler ile davranış kazanma şeklinde işleniyor.

Bu çalışmalarda muhakkak farklı öğretim metotları kullanılabilir. Çünkü insanların öğrenme ve algılama özellikleri farklı farklıdır. Bazı çocuklar anlatım yolu ile, bazıları görerek, bazıları dokunarak, bazıları yaşayarak, bazıları ise hissederek, hatta bazıları da müzikle algılar ve öğrenir. İnsan fıtratları farklı yaratılmıştır. Bütün çocuklara tek bir metod uygulamak bir nev’î fıtrata aykırı bir hâldir.

Öyleyse çocuklarımız ile derslerimizde yakından uzağa, kolaydan zora, bilinenden bilinmeyene bir yol takip edilebilir. Soru sorma metodu, anlatım metodu (bu metod az kullanılmalıdır), gözlem, inceleme, drama, oyunlaştırma (ilköğretim çağı çocuklarının faaliyetleri genelde oyunlaştırma ve dramatizasyon olabilir), buluş ve sunuş yolları gibi metodlar kullanılabilir.

‘Beyin fırtınası’ metodu ise çok etkilidir, ancak eğitici inisiyatifi elden bırakmamalıdır. Çünkü bu metod sorulan soru ile çocuğun ilk aklına gelenleri söylemesidir. Yanlışlar acilen izale edilmelidir. Yoksa söylenen yanlış bir cümleyi, diğer öğrenciler doğru bilgi olarak öğrenebilir ve düzeltilmez ise zararlı olabilir.

Bu açıklamalardan sonra şu tavsiyeleri yapabiliriz. İlk önce eğitim-öğretim çalışmalarının muhakkak hafta hafta, ay ay planlanması çok yararlı olacaktır. Yapılan planlamalara uygun dokümanlar, araç ve gereçler hazırlanmalıdır.

Gerekirse takdim ve filmler bilgisayar eşliğinde kullanılmalıdır. Meselâ Bediüzzamân Hazretleri’nin hayatı plana alınmış ise bunu ihtiva eden filmler ve takdimler hatta Üstad’ın hayatının anlatıldığı çizgi ve üç boyutlu filmler kullanılabilir. Mümkünse, işlenen konular ve izlenen filmler oyunlaştırılabilir. Yapılan Risâle-i Nur dersleri görsellerle zenginleştirilerek takdim hâlinde işlenebilir.

Derslerin sonunda hazırlanabilirse, muhakkak konu ile ilgili geribildirimler, akran, grup ve genel değerlendirmeler yapılabilir. Bu bir faaliyet de olabilir, test soruları tarzında da olabilir.

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir