Cerbeze; aldatıcı sözlerle kurnazlık yapmaktır. İkna edici konuşma halidir. Güzel ve aldatıcı konuşma becerikliliği ve haklı, haksız sözlerle hakikati gizlemektir. Sosyal hayatta çokça karşılaştığımız bir fiil olarak özelikle ölçüsüz ve dengesiz söz kurnazlılığıdır. Hakkı batıl, batılı hak görmeye kadar insanı götüren bir kayma ve kırılmadır. Kuvve-i akliyenin ifrat mertebesidir. Bütün kötülükleri görüp, hiç bir iyiliği görmeme durumudur. Haseneleri örterek seyyielere tebdil etme basiretsizliğidir. Böyle bir zulümden sakınmak ve kuvve-i akliyenin hikmet duruşunda yerimizi almak mecburiyetindeyiz.
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri cerbeze ile ilgili olarak şunları söyler: “Kuvve-i akliyenin İfrat mertebesi cerbezedir ki, hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya malik olur. Müteferrik büyük işlerde yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır. Cerbezenin şe’ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek hasenata galip etmektir.
Şu cerbezenin tavr-ı acîbi, zaman ve mekânda müteferrik şeyleri toplar, bir yapar. O siyah perde ile her şeyi temaşa eder. Hakikaten, cerbeze, envaiyle garaibin makinesidir. Hem de cerbeze ile insan adalet yaparken zulme düşüyor. Zirâ insan kusursuz olmaz. Fakat uzun zamanda ve efrad-ı kesîre içinde ve tahallül-ü mehasinle tâdil olunan müteferrik kusurları cerbeze ile cem edip bir zaman-ı vahidde bir şahs-ı vahidden sudurunu tevehhüm ederek şedit cezaya müstahak görür. Hâlbuki bu tarz, bir zulm-ü şedîddir.
Hem de büyük işlerde yalnız kusurları gören, cerbezelik ile aldanır veya aldatır. Cerbezeli nazar müteferrik kusur atı toplar. Nazar-ı tenkitle, bir cerbeze ile binler mehasin içinde, nazarlarında hatîat tevehhüm edilen on beş-yirmi nokta ile bütün o mehasini setrettirecek ve hükümden iskat edecek ve yalnız o, on beş-yirmi nokta ona hedef-i maksud olduğunu ithamkârâne ileri süren garazkâr mücbirlerin ve vehhamların evhamını tahrik ederek büyük bir zulme ve haksızlığa zemin hazırlar.
En müthiş maraz ve musibetimiz, cerbeze ve gurura istinad eden tenkittir. Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikati rendeçler. Eğer gurur istihdam etse, tahrip eder, parçalar.” Bu ifadeler Bediüzzaman’a aittir. Bediüzzaman cerbezenin büyük zulümleri netice verdiğini bu şekilde ifade eder.
Önce cerbeze nerede başlıyor ona bakalım. Cerbeze istikametten kayma halidir. Yani insana Yüce Allah tarafından derç edilen sınırsız duygular olup bu duygulara fıtri olarak sınır konulmamıştır. Ancak peygamberler ve dinlerle bu duygulara sınırlar çizilmiştir. Çünkü bu dünya imtihan yeridir. Din bir imtihandır. Akla kapı açar ihtiyarı elden almaz. Bu nedenle de insanda hükmeden duygulardan kuvve-i akliye duygusunun ifrat mertebesi olan veya vasat mertebesi olan hikmetten aşırıya kayma hali olan cerbeze bir zulüm halidir. Daha çok akli melekelerde cereyan eden bir kayma durumudur. En çok görülen vasıfları ise daha çok insanların kusurlarına yoğunlaşır ve iyilikleri nazara almaz. Cerbeze halindeki kişi aldatıcı bir zekâya sahip olduğu için insanlardan sudur eden kusurları bir anda nazarlara sunarak diğer insanları aldatmaya ve onların pozitif duygularını boşaltmaya çalışır. Cerbezeli kişi müspetleri nazara almaz ve kusurlarla müspet iyilikleri de örter. İşte bu hal bir zulüm halidir ki cerbezeli insanlar müspet hareket edemezler.
Cerbezeden Nasıl Korunuruz?
Kuvve-i akliyenin vasat mertebesi ise hikmettir ki, hakkı hak bilir, imtisal eder; bâtılı bâtıl bilir, içtinap eder. Bu hali kazanmak ve aklımızı istikamet üzere tutmak için:
1. İnsan kusursuz olmaz. Her insanın kusur işleyeceğini bilerek iyiliklere yönelmelidir.
2. Cerbezenin bir zulm-ü şedîd olduğunu bilerek ondan yılandan kaçar gibi kaçmalıdır.
3. Büyük işlerde yalnız kusurları görmemek, eğer görürse cerbezelik ile aldanır veya aldatır sırrı gereğince ondan kaçmak.
4. Hakikatın tahavvül etmez ve hakikatın hak olduğunu bilmek.
5. Milletin uyanmış olduğunu bilmek; mugalâta ve cerbeze ile iğfal olunsa da devam etmeyeceğini bilmeliyiz.
6. Hakikat telâkki olunan hayalin ömrünün kısa olduğunu bilmeliyiz.
7. Bir gün mutlaka hakikatin meydana çıkacağına inanmalıyız.
8. En müthiş maraz ve musibetimiz, cerbeze ve gurura istinat eden tenkittir. Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikati rendeçlediğini; şayet gurur istihdam etse, tahrip edip, parçaladığını bilmeliyiz.
Evet, “hakikat-bin göz aldanmaz; hakperest kalb aldatmaz” sırrınca aldanmaz bir göz ve hakperest ve aldatmaz bir kalb için Kur’ana, sünnet-i peygamberiye (asm) ve onların hakiki bir tefsiri ve manevi bir dersi olan Risale-i Nurlara sarılmalıyız ki “Cerbeze”nin aklı yanıltmasından ve zulmünden korunalım…
Abdülbâkî ÇİMİÇ