Âdetâ Birer Gizli Kutup Gibi… Bu ahirzaman asrında hizmet-i îmâniye ve Kur’âniyede bulunan Risâle-i Nur talebelerinin çok ehemmiyetli özellikleri, hususiyetleri ve mümeyyiz sıfatları vardır. Onlar ahvâl, etvâr ve ef’alleriyele bulundukları mahallerde fark edilirler ve o beldelere kuvve-i mânevîye olurlar. Yaptıkları Kur’ân hizmetlerinde karşılık beklemezler. Sırf Allah rızası için halisâne çalışırlar, hizmetlerinin neticesini de Allah’a bırakırlar. […]
Kategori: Risâle-i Nûr Makàleleri
Bedîüzzamân Kendi Yerine Şahıs Bıraktı mı?
Bedîüzzamân Kendi Yerine Şahıs Bıraktı mı? Elektronik mesaj ile Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri’nin kendisinden sonra gelecek bir zata emanetler bıraktı mı diye bizlere sualleri olan samimî bir kardeşimize verdiğimiz cevaptır. Öncelikle sizi tebrik etmek istiyorum. Çünkü Risâle-i Nurlarla Rabbim sizleri tanıştırmış ve o güzîde eserleri okuyorsunuz ve ebedî hayatımızı kurtarmaya vesîle olan hakîkatleri tanıma şerefine etmişsiniz. […]
Risâle-i Nur “Yazdırıldı mı?” Mevzûu
Risâle-i Nur eserlerinin te’lif me’hazı Kur’ân’dır. Me’hazı Kur’ân olan bir eserin Kur’ân ile kıyaslanması kıyas-ı fâsiddir; kıyas-ı maalfârıktır; o kıyas yanlıştır. Yani birbirine benzemeyen şeyler arasında yapılan yanlış kıyastır. Aralarında çok farklar bulunduğundan, birbirine benzemez ve kıyas edilmez. Çünkü Kur’ân’ın me’hazı vahiydir, Risâle-i Nur’un te’lif mertebesi “vahiy değil ve olamaz. Hem umûmiyetle dahi ilhâm değil, […]
Mustafa Sungur Ağabey…
Üstâd’ımın erkân ve has talebeleri her daim şahsımı etkilemiş ve onların husûsî âlemime te’sîr eden duruş ve davranışları beni onlar hakkında şu tesbiti yapmama sevk etmiştir: “O ağabeylerin her biri mümtaz şahsiyetleri ve meziyetleri ile Üstâd’a halka olmuşlar ve en şiddetli ve dehşetli bir zamanın fırtınalarını yararak hizmet etmişlerdir.” Onun içindir ki o ağabeyler “kahraman” […]
Farklılıklar Fıtrîdir, fıtrî olmayan ise…!
Risâle-i Nûr Külliyatı’ndan olan Tiryak’ta büyük bir hakîkat yer alıyor.” Umûm esmâ-i hüsna, âzâmi mertebesiyle Risâle-i Nûrun şahs-ı mânevîsinde tecelli ettiğinden…[1]” öyleyse Üstâd’ın her bir talebesi yüksek bir tecellî ile ayrı birer isim ve o haslet-i memduhalara mazhar ve ayna oldukları hakîkati ne kadar mükemmel bir müjdedir. Burada da görüldüğü gibi farklılıklar Rabbimizin esmâ-i hüsnasının […]
Risâle-i Nûr Üzerine Çalışma Sistemimiz
Aşağı yukarı Risâle-i Nûrları tanıma bahtiyarlığına erişeli yirmi üç yıla yakın bir zaman oluyor. Çok muhtaç olduğum bir zamanda Risâle-i Nûr hakîkatleri ile tanışmak nasip oldu. Rabbimin bir ikramı ve ihsânı olan Risâle-i Nûrlar çok muhtaç olduğum akıl, kalb ve rûhumda şiddetli te’sîrler yaptı ve mânevî yaralarımı tedâvî etmeye başladı. İlk tanıdığım yıl içinde külliyatı baştan […]
Risâle-i Nur’dan Tenkîd ve İ’tirazlara Cevap
Zaman zaman hem Nur dairesi içinden hem de dost mesabesindeki şahıslardan Risâle-i Nurlar hakkında basında yer alan iddialara ve i’tirazlara cevap verilmesi konusunda görüşler alıyoruz. Hatta bir kısım da zamanımızı bu tür mes’elelere hasretmenin zararlarından bahsediyorlar. Bu tür i’tirazlara cevap yetiştirme yerine îmân ve Kur’ân hakîkatlerine hizmet edilmesi gereğini bildiriyorlar. Bu şahsi ve samimî görüşlere […]
Hüdâ Semâdan İndi,Dehâ Zeminden Çıktı
“Senin karanlıklı dehân, nev-i beşerin gündüzünü geceye kalb etmiş. Yalnız o sıkıntılı, zulümlü ve zulmetli geceye ısındırmak için, yalancı, muvakkat lâmbalarla tenvir ettin. O lâmbalar sürurla beşerin yüzüne tebessüm etmiyorlar. Belki beşerin ağlanacak acı hallerindeki eblehâne gülmesine, o ışıklar müstehziyâne gülüp eğleniyor.”(17. Lem’a 5. Notada) “Hüdâ semâdan indi, dehâ zeminden çıktı. Hüdâ kalbde işliyor; dimağı […]
Tecelli-i Zâtî, Şuunât-i İlâhi
Kudret-i İlâhî lâzime-i zâtî ile olur. Vâcib ve muhit ve zâtî olan nur-u ilm-i ezelîden hiçbir şey gizlenemez ve haricinde kalamaz. Demek, Sâni-i Zülcelâlin ve Hakîm-i Zülcemâlin ve Kadîr-i Zülkemâlin zâtındaki cemâl-i zâtî ve kemâlât-ı zâtiyesi bizzat tecelli-i zatiyesinin zaruriyetindendir. Risâle-i Nur’da “birşey zâtî olsa, ârızî olmazsa, onun zıddı ona müdahale edemez. Çünkü cem-i zıddeyn […]