“Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimali var.(Sözler)”Okumak! Ne güzel bir kelime değil mi? Ancak nasıl okumak ve neyi okumak? Mânâ-i ismi ile mi, yoksa mânâ-i harfî ile mi okumak? Kâinatı okumak, kâiantın özetini taşıyan insanı (kendini) okumak. Elbette ki mânâ-i harfî ile okumak. Nazar-ı fkrî ile […]
Kategori: Makàleler
Vazifen: Dikenler arasından güller toplayacaksın!
Aziz muhterem kardeşim… Mademki İslâm’ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle: Vazifen: Dikenler arasından güller toplayacaksın. Ayağın çıplaktır, batacak; elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin! Firavunlar kucağında büyüyen çocuk Mûsâ’ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar; sevineceksin!Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, […]
Cüz-i ihtiyarî nedir?
Cüz-i ihtiyarî veyahut irâde-i cüz’iye, insana Allah’ın verdiği az bir arzu serbestliği, dilediği gibi hareket edebilme özelliğidir. Yani kulların hür ve serbest olarak hareket etme arzusudur. Kul, kendi fiilinin yaratıcısı değildir. Kulun elinde ancak ve ancak emr-i itibarî dediğimiz kesb (kulun cüz-i irâdesini, niyeti ve kasdı yönünde kullanması) vardır. Evet, kader, cüz-i ihtiyarî, iman ve […]
Risâle-i Nûr’da Meşrûtiyet, Cumhuriyet ve Demokrasi
Risâle-i Nûrlarda Meşrûtiyet, Cumhuriyet ve Demokrasi üzerine bir çalışma yaparak müteferrik Risâlelerdeki parçaları bir araya getirmeye çalıştık. Bu çalışmada dahâ çok Risâle-i Nûrlardan alıntılar mevcûttur.İşte çalışmamız:Bedîüzzamân Hazretleri “Cumhuriyet, demokrat mânâsındaki meşrûtiyet “diyerek bu kelimeleri eş anlamda kullanmıştır.”Tebedül-ü esmâ ile hakaik tebeddül etmez”diyen de Bedîüzzamân’dır. Ayrıca “Ey Meb’usan! Uzunluğu ile beraber gayet mûciz birtek cümle söyleyeceğim. […]
111’den 4444’e İttihâd Ve Tesânüd
Risâle-i Nûrların lâakal en az on beş günde bir okunması elzem olan İhlâs Risâlesi’nde çok büyük sırlar olduğuna inanıyorum. Okuduğum her bir İhlâs Risâlesi sonunda enfüsî boyutta çok büyük inkılâplar yaşadığımı ve kendimi âcil bir şekilde sorgulamaya başladığımı belirtmek istiyorum. Eğer İhlâs Risâlesi’nden kopmuş ve on beş günlük süreyi uzatmışsam kendimdeki arızaları ve huzursuzluğu yakînen […]
Esrâr-ı hafiye; sırr-ı insânî
“O Allah sırrı da bilir, ondan ahfâ olanı da… ” Çünkü O(cc) şüphesiz gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilmektedir. Risâle-i Nûr eserlerinde çok sırr-ı gâmız meseleler ve müşkül yerler olduğunu muhâtab olanlar bilirler. Zaman zaman bu tür mevzûlara cesâret edemeyiz. Hep ileriye te’hîr eder ve zamanla anlaşılacağı kanâati ile bekletiriz. İşte böyle bir mevzû’ esrâr-ı […]
Risâle-i Nûrlardan Müjdeler
“Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi; ittiba-i Kur’ân’dır.[1]” “Birgün olur elbette doğar şems-i hakîkat, Hiç böyle müebbed mi kalır zulmet-i âlem?[2]” Ey bu camideki kardeşlerim ve kırk-elli sene sonraki âlem-i İslâm mescid-i kebirindeki ihvanlarım! Zannetmeyiniz ki, ben bu ders makamına size nasihat etmek için çıktım. Belki buraya çıktım, sizden olan hakkımızı […]
Usûl, ahkâm-ı esâsiye ve Risâle-i Nûr
Risâle-i Nûrların usûl ve ahkâm-ı esâsiyesi önemli bir mevzû. Hele ki şahs-ı mânevî başlı başına incelenmesi ve işlenmesi gereken bir konudur. Usûlsüz, metodsuz bir meslek ve meşrep olamaz. Her mesleğin bile bir usûl ve esâsı varken, elbette ki Kur’ânî bir yol olan Risâle-i Nûr mesleğinin de bir usûl ve esâsı olmalıdır. Şöyle düşünelim; bir otobanda […]
İştirâk-i Â’mâl-i Uhrevîye Kànunu
Biliyoruz ki Risâle-i Nûr hizmetlerinde ferdîn tek başına pek kıymet-i harbîyesi yoktur. Elbette ki ferdî yapılan hizmetler ve ibâdetler münferid olarak Rabbimiz tarafından değerlendirilecektir. Ancak Bedîüzzamân’ın bu asırda tek başına yapılacak olan ibâdetlerin o kişinin ma’rûz kaldığı günâhlar karşınında yeterli olamayabileceğini söyler ve şöyle devam eder. “Aziz, sıddık kardeşlerim, Lâtif ve mânidar ve beşâretli iki […]