Okumak Üzerine Bir Hasbihâl

İnsanı çok önemsiyor ve mesleğim i’tibârıyla da en büyük yatırımın insana yapılan yatırım olduğuna inanıyorum. Asrımızı tahlil ederken karşımıza önceki asırlardan çok daha farklı ve fırtınalı bir asır çıktığını görüyorum. Eğer iyi yetişmemiş ve yeterli donanıma sahip olmayan bir toplum ve gençlik alt yapımız olmaz ise hem millet olarak hem de ülke olarak zorluklar yaşayacağımız […]

Müfritâne İrtibât Gerekir

“Fazla fevkalâde hüsn-ü zan ve müfritâne âlî makâm vermek yerine, fevkalâde sadâkat ve sebât ve müfritâne irtibât ve ihlâs lazımdır. Onda terakkî etmeliyiz.” 1 Risâle-i Nur mesleği uhuvvet ve hıllet mesleğidir. “Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdîr edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktizâ’ eder. Bu hılletin […]

Şahs-ı mânevî nedir?

“Bütün vazifeleri şahs-ı mânevîye bırakmak” Şahs-ı mânevî nedir? Şahs-ı mânevî; bir şahıs olmayıp, kendisine bir şahıs gibi muâmele edilen şirket, cemaat, cemiyet gibi ortaklıklar; belli bir kişi olmayıp bir cemaatten meydana gelen mânevî şahıstır. Şahs-ı mânevî; İslâmiyetin ruhuna uygun ve Risâle-i Nur eserleriyle daha bir dünyamıza girmiş ve bu asrın ‘olmazsa olmaz’ları arasında değerlendirilen özel […]

Îmâna Hizmet Cihetini Tercih Etmek

“Fitne-i âhirzamânın müddeti uzundur; biz bir faslındayız.1″ Beşinci Şuâ’daki ihbâr ile “Rivâyette var ki, ‘Fitne-i âhirzamân o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz.’ 2 Bunun için bin üç yüz sene zarfında emr-i Peygamberî ile bütün ümmet o fitneden istiâze etmiş, azab-ı kabirden sonra ‘Mesîh Deccalın fitnesinden… Âhirzamân fitnesinden… (sana sığınıyoruz Allah’ım).’ 3 vird-i ümmet […]

Risâle-i Nûrlarla Yaşamak

Bedîüzzamân Hazretleri Risâle-i Nûrların çok yerinde hep kendi nefsime hitaben demiştim cümlelerini sık kullanır. Çünkü insan, ahlâk ve fazîlete, hikmet ve ibrete ait olan birçok sohbet ve telkinlerini, doğrudan doğruya nefsine tevcih etmesi gerekir. Onun içindir ki;” Evet, nefsini beğenen ve nefsine i’timâd eden, bedbahttır. Nefsinin ayıbını gören, bahtiyardır.[1]” denilmiştir. Öyleyse, Refet Beyin mektubunda Üstad’ına […]

Îmân Hizmeti, Âhirzamân ve Bedîüzzamân

Risâle-i Nûrların dâvası öncelikle imân ve Kur’ân dâvasıdır. Çünkü Kâinatta bu dâvadav dâhâ büyük bir dâvâ yoktur. Bu nedenle de önceliğimizi ve konumumuzu belirlemememiz ve yerli yerinde îzâh etmemiz gerekir. Bu konuda da tahşidâd yapmamız gereken mevzûlar îmânî mevzûlardır. Bunun dışındaki konular ve mavzûlar tebeî durumdadır. Diğer meseleler, Risâle-i Nûrlarda yer aldığı kadar yanlış basmamak için […]

Tâife Tâife Yaratıldık

Önemli gördüğüm bir mevzûya değinmek istiyorum. Bu asrın insanlarının önemli hastalıklarından bir tanesi de, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmalarıdır.Toptancılık yapmak, ötekileştirmek ve reddetmek de diğer hastalıklar olarak sayılabilir. Birbirini anlamayan ve dinlemeyen ya da anlamak ve dinlemekte zorlanan, taassûbî davranışlar sergilemek de, önemli görülen problem davranışlar olarak önümüzde duruyor.Yüce Allah yaratmış olduğu insanların bütün […]

‘Müstemî, müteharrî-i hakîkat bir Japondur’

Risâle-i Nûr eserlerinde Japonlarla ilgili mevzûlar vardır. Bunlardan biri Nokta Risâlesi’ndeki “Müstemî (dinleyen), müteharrî-i hakikat (hakikati araştıran) bir Japondur”1 ifâdesidir. Bu Risâlede Bedîüzzamân Hazretleri Japonları dinleme makâmında, hakîkati araştıran olarak ta’rîf eder. Hakîkaten Japonlar bu sıfata lâyıktırlar. Hatta Bedîüzzamân Hazretleri “Kesb-i medeniyette Japonlara iktidâ bize lâzımdır.”2 demekte ve hakîkatleri, doğruları ve gerçekleri araştırmada Japonlara uymamızı […]

Hadd-i Bülûğ ve Sinn-i Teklif

Bedîüzzamân Hazretleri Asa-yı Musa’da “sinn-i teklif onbeş seneye işarettir.[1]” demektedir.  Ayrıca Mektubat’ta da bunu teyid eden şu ifâde vardır.” Sinn-i mükellefiyet onbeş sene kabul ediliyor.[2]”Hadd-i bülûğ; bülûğa erme, ergenlik yaşı ve çağıdır. Sinn-i bülûğ ise ergenlik yaşıdır. Sinn-i teklîf de insanın dînî emirleri yapmakla mükellef olduğu çağ; bülûğ çağı ve yaşıdır. Tarihçe-i Hayat’ta bu yaşın […]