Yeni Asya, “Bu zamanda Nûrlarla hizmet-i îmâniye, her tarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celb etmekle olur.”1 prensibine sadâkatle bağlı kalarak hizmet etmeyi şiâr edinmiştir. Risâle-i Nûr’un neşriyat vazîfesinin bir vechini insanlığın ortak gündemine ve kamuoyuna duyuran yegâne gazetedir. Bediüzzaman Hazretleri’nin “Matbûât âlemiyle tezâhüre başlamak, ders vermek zamanı geldi.”2 ihtârına uyarak ve “Matbûât lisânıyla […]
Kategori: Makàleler
Belâlar, Sadaka ve Risâle-i Nûr
Allah’ın üç küllî kânunu vardır. Bunlar kader, kazâ ve atâdır. Kader, geçmiş, hâl ve gelecek her şeyin mukadderât programıdır. Kazâ kaderde şartları tahakkuk eden hükümlerin icrâsı ve yaratılmasıdır. Atâ da kaderde mukadder olan kazânın şartlara göre iptalidir. Meselâ, bir musîbetin ve belânın takdîr edilip yazılması kader, belânın nüzûlü kazâ, sadakanın belâyı durdurması ise atâdır. Tîn […]
Tam ve Daimî Bir Üstâd: Şahs-ı mânevî
Eski zamanda değiliz. Âhirzaman asrı, “Eski zamana benzemez. Şahıs ne kadar da harika olsa, şahs-ı mânevîye karşı mağlûp olmak kâbildir.1” Gâyemiz Risâle-i Nûr’un şahs-ı mânevîsini enzâr-ı cihana, ehl-i îmâna ve insanlara göstermektir. Şahs-ı mânevî, nâfiz bir içtihâda mâlik ve bir velâyet-i kâmileyi haiz, yüksek ve azîm bir heyetin tesânüdüyle, o heyetin telâhuk-u efkârından (fikirlerin birbiri […]
Musîbet, tatlı ikazât-ı İlâhiye ve iltifatât-ı Rahmaniyedir
Âlemlerin Rabbi olan Kadir-i Rahîm, mâhiyet-i insaniyede derc etmiş olduğu acz ve zaaf ve fakr madenini musîbetlerle işlettiriyor. Bir dille değil, belki herbir âzâ ve hasselerimizin lisânıyla bir ilticâ’, bir istimdâd vaziyetini verdiriyor. Böylece insan denilen makine-i insâniye esmâ-i İlâhiyeye ayinadârlık yapmış oluyor. Çünkü musîbetlerle, hastalıklarla, elemler ile, sair heyecanlı ve muharrik ârızalarla, o makine-i […]
Kadir Geceniz Mübârek Olsun
Âlem-i İslâmın bu mübârek Leyle-i Kadrini ve Ramazân Bayramı’nı tebrîk eder,lâyıkı ile idrâk etmeyi ve bu gecenin ve günün hürmetine Rabb-i Rahîmimizden günâhlarımızı affetmesini niyâz ediyorum.Bin aydan hayırlı ve seksen üç senelik bir ibâdeti bizlere kazandıracak olan bu eşsiz geceyi değerlendirmek ve feyzinden,bereketinden istifâde ve istifâza etmek dileklerimle geceniz mübârek olsun. Selâm,duâ ve muhabbetlerimle.Allaha emenet olunuz.
Şehzadeler Şehri’nde Risâle-i Nûr okumak
“Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimâli var.”1 diyen Bediüzzaman Hazretleri ne kadar mükemmel bir hakîkate işâret etmiş. Âhirzamânda sanal dünya ve görsel âlemin, insanları kendisine celb ve esir ettiği bir zamanda okumak ne kadar önemli bir haslet!
Beytü’l- Ankebuttan Hissemize Düşenler
Beytü’l- ankebut, dayanıksız ve kuvvetsiz olan örümceğin evidir. Bedîüzzamân Hazretleri’nin ifâdesiyle “İnkılâb-ı siyâsî cihetiyle dininden havf eden adamın dinde hissesi, beytü’l- ankebut gibi zayıf düşmüş cehalettir, onu korkutur; taklittir, onu telâşa düşürttürür.[1]” îzâhı ile beytü’l- ankebutun zâhirî zaafına dikkat çekilmiştir. Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de “Allah’tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. […]
Nazarla Niyetin Tesîri
Dahâ önce bir yerde okumuştum ancak tam metin olarak buraya aktaramayacağım. Sadece aklımda kalanları paylaşayım inşâallah. Menfî nazarlar altında kalan bir kişi o kötü ve semli bakışlardan etkilenebiliyor ve menfî olarak karşıdaki kişiyi de etkileyebiliyor. Hepimiz sosyal hayatta bu tür sayısız olaylar yaşamışızdır. Bu nedenle olacak ki batılı tasvir sâfî zihinleri idlâl eder der Bedîüzzamân […]
Zâhirden Hakîkate Geçmek
“Cadde-i kübrâ-yı Kur’âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar…” Bu cümle Üstad Bedîüzzamân Hazretleri ‘nin Yirmi Birinci Lem’a’da açık ve net olarak yazdığı cümle ise ki öyle, o zaman Üstad kendi mesleğini “Cadde-i kübrâ-yı Kur’âniye” olarak tavsif ediyor. Bu caddeye ise Üstad Hazretleri bütün ehl-i islâmı davet ediyor. Her bir meslek ve meşrep bu Cadde-i kübrâ-yı […]