Bediüzzaman “Bitlis’de pek çok ulemâ bulunub ma‘ruf âlim bulunmadığından Vanlı Hasan Paşa’nın da‘veti üzerine Van’a gitti.”[1] Bitlis’ten Van’a gittiği sene 1314 Rumî, 1897/98 Milâdî, yaşı tam 20. “Van’da on beş[2] sene kalarak, aşairin irşadı için aralarında seyahatle tedris ve tederrüs vazifesiyle hayat geçirdi. Van’da bulunduğu müddet, vali ve memurîn ile ihtilât ederek, bu asırda yalnız eski tarzdaki ilm-i kelâmın İslâm dini hakkındaki şek ve şüphelerin reddine kâfi olmadığına kanâat hâsıl etmiş ve fünunun tahsiline lüzum görmüştür.”[3] Bir başka kaynakta “Van’da ma‘ruf ulemâ bulunmadığından, Hasan Paşa[4]‘nın da‘veti üzerine Molla Saîd Van’a gitti.”[5]
Bediüzzaman Hazretleri’nin Van’a geliş ve ayrılışı, muhtelif tarih ve zamanlarda olmuştur. İlk defa daha küçük sayılacak yaşlarda iken, Bitlis’ten Van’a gelir. Târihî kaynakların ifadelerine göre Bitlis’ten Van’a ilk gelişi 1897/98 tarihindedir. Bu yıllarda Vali Hasan Paşa’nın konağında kalır. Yine tarihî kaynaklardan öğrendiğimize göre Vali Hasan Paşa, Van’da kısa bir süre kalır. Daha sonra vali olan Tahir Paşa[6], Bediüzzaman ile daha çok saygı ve takdir içinde ilgilenmeye başlar. İrfan seviyesi yüksek olan bu paşa da, Bediüzzaman’ı konağına alır.[7] Bediüzzaman Hazretleri, burada sürekli ilimle meşgul olmuştur. “..Ulûm-u müsbete denilen bütün fenleri tetebbua başlayarak, pek kısa bir zamanda târih, coğrafya, riyaziyat, jeoloji, fizik, kimya, astronomi, felsefe gibi ilimlerin esaslarını elde etmiştir.”[8]
İlmî münâzaraları çok seven bu zat(Tahir Paşa), merhum Molla Abdülmecid Efendi’nin anlattığına göre; her akşam ehl-i ilim ve muhtelif meslek muallimlerini konağına toplattırıp, ilmî, içtimâî mes’eleler üzerinde münâzaralı sohbetler tertib ettirirmiş. Bu mevzuyu Bediüzzaman’ın küçük kardeşi Molla Abdülmecid Efendi’den dinleyelim: “Van Valisi Tahir Paşa’nın her gece aleddevam yapılan ilmî münâkaşalarda, bilhassa fünun-u cedide (Yeni çıkan fenler) mes’elelerinde hâsıl olan mecburiyete binâen, Bediüzzaman mekteb fenlerine de çalışarak, iki hafta zarfında lise muallimliği yapacak seviyede malûmat sahibi olmuş ve fennî münâkaşalarda imtiyaz kazanmıştır.[9] Molla Abdülmecid Efendi, Bediüzzaman’ın Van’a gelişi ile birlikte, giriştiği faaliyet ve hizmetlerini de şöyle anlatır: “… Van Valisi Hasan Paşa zamanında, Şark’ın ileri gelen hoca ve zeki talebelerini merkez-i vilayete celbettirdi. Mahallî Evkaftan lâzım gelen yatak, yiyecek vesair levazımatı; ve ayrıca da dört talebenin ta’yinatını kabul ederek medreseyi açtı. Ve hendese, hesap, cebir, fizik, tarih, coğrafya gibi mühim dersleri, dinî derslerle birlikte bizzat kendisi vermeye başladı. Altı yedi ay kadar bu şekilde tedrisatı devam ettiyse de, bazı hocaların hasetleri yüzünden maalesef idame edemedi.”[10]
Merhum Abdurrahman da amcası Bediüzzaman’ın Van’daki umumi hayat ve hizmet safahatını şöyle anlatıyor: “Bediüzzaman Van’da onbeş sene[11] tedris ve aşairin irşadı için aralarında seyahatlerle imrâr-ı hayat etti. Van’a ilk geldiği zaman, Vali ve me’murin ile ihtilât ederek, dünya ahvâli ve içtimâî mes’elelerle de yakından ilgilendi. Hem şu kanâat ve neticeye vardı ki; asr-ı hazırda yalnız eski tarz ilm-i kelâmın, din-i İslâm hakkında vârid olan şükûk ve şübehatın reddine kifayetli değildir. Bu sebeple yeni fennî ilimlerin de tahsilini lüzumlu ve zarurî gördü. Bunun için tarih, coğrafya, riyaziyat, kimya, biyoloji, felsefe vesaire fenlerden birçoğunu az zaman zarfında elde etti. Fakat bu mezkûr ilimleri bir hocadan, bir muallimden öğrenerek değil, kendi kendine çalışarak mütalâa etmek sûretiyle bihakkın tam öğrenmişti. Hatta bir gün, Bediüzzaman coğrafya mevzuunda bir coğrafya muallimi ile mûbahaseye girişti. Bu ilimde hayli vukufiyyeti icab ettiği halde, uzunca bir mûnakaşayı sürdürdü. Mezkûr mübahase o gün neticeye bağlanmayıp, ikinci bir güne ta’liki kararlaştırıldı. Bu arada Bediüzzaman yirmidört saat zarfında çok geniş olmayan bir coğrafya kitabını ezberledi. İkinci gün Tahir Paşa’nın konağında o muallimi coğrafya bilgisinde ilzam etti. Bu yirmidört saatlik vukufiyete bir sultanî muallimi derecesinde coğrafya bilgisini elde etmiş demekti. Başka birgün, kimya konusunda bir mûnazara dolayısıyla, beş gün içerisinde, kendi kendine çalışmak sûretiyle, kimya-yı gayr-i uzvî (inorganik kimya) elde eder ve kimya muallimi ile yaptığı münazarada onu ilzam eder.”[12] İşte bunlar gibi harikulâde garip tecellilere mazhariyetinden dolayı ulema ve muallimler ona Bedüzzaman lâkab ve ünvanını vermişlerdir.”[13]
Abdülbâkî Çimiç
[1] Abdurrahman Nursî; Bedîüzzamân’ın Târihçe-i Hayâtı, Necm-i İstikbâl Matbaası, İstanbul, 1335, s.29
[2] İlk Van’da kaldığı süre 1898-1907 arası yaklaşık 9 senedir.
[3] Tarihçe-i Hayat,2013, s.76
[4] BTBSN ve MTH gibi kaynaklarda Bedîüzzamân’ın Vâli Hasan Paşa tarafından dâvet edildiği yazsa da, vesîkalara göre; Tâhir Paşa’dan evvel Hasan Paşa adında Van Vâlîsi kayıtlara girmemiştir.
[5]Tarihçe-i Hayat, 2013, s.76
[6] Tâhir Paşa ve yakın seleflerinin Van Vâliliği’nde bulundukları târihler şöyledir: Ahmed Nâzım Paşa(1895), M. Şemseddin Bey(1896), Vekil Ferik Şemsi Paşa(1897), Tâhir Paşa(1898-1906) Tâhir Paşa’nın yakın halefleri: Âli Bey(1906), Ali Rızâ Bey(1907-1908) Buraya kadar serdedilen belge ve bilgiler ışığında Bedîüzzamân’ın Van’a ilk gelişi; Ferik Şemsi Paşa veyâ Tâhir Paşa dönemlerinde olmalıdır. (1897/98)
[7] Mufassal Tarihçe-i Hayat, s.144
[8] Tarihçe-i Hayat,2013, s.77
[9] Hatıra Defteri, Abdülmecid, s.7
[10] Hatıra Defteri, Abdülmecid, s.11
[11] Her halde merhum Abdurrahman amcasının bu arada İstanbul’da geçirmiş olduğu 2-3 senelik hayatını buna dâhil etmemektedir.
[12] Abdurrahman Nursî; Bedîüzzamân’ın Târihçe-i Hayâtı, Necm-i İstikbâl Matbaası, İstanbul, 1335, s. 32
[13] Mufassal Tarihçe-i Hayat, Cilt-1, s.144