Bediüzzaman’ın ilk İstanbul yol güzergâhı

Geçen haftaki “Bediüzzaman’ın İstanbul yolculuğu” başlıklı yazımızda yol güzergâhı konusunda şu bilgilere yer vermiştik. “Bediüzzaman Hazretleri 1907 senesinde Van’dan İstanbul’a hangi yol güzergâhından gidiyor? Bu soruya net cevap vermek pek de mümkün görünmüyor. Çünkü yol güzergâhı ile ilgili belgelere dayalı bir bilgiye ulaşamıyoruz.”[1] demiştik. Ancak bazı ihtimaller ve hatıralar var diyerek bu güzergâhın karayolu ile yapılabileceğini, o zamana göre en uygun ve kısa yol, her halde Karadeniz sahillerine inip vapurla İstanbul’a gitmek olduğunu bir kanâat olarak belirtmiştik. En makul ve bilinen güzergâhın ise Trabzon üzerinden deniz yolu ile İstanbul’a ulaşması olarak nakletmiştik.

Yazının yayınlandığı gün Erzincan’dan arayan muhterem Afir Şener hocamız yazıyı okuduğunu ve Bediüzzaman’ın bu yolculuk esnasında Erzincan’a da uğradığını ve bir süre kaldığını Re’fet Kavukcu ağabeyin Bediüzzaman Albümü çalışmasından bizlere okudu. Bizler de bilgileri bize ulaştırmasını, bu bilgileri kaynağa dayalı olarak bir yazı ile yayınlamanın uygun olacağını ifade ettik. Bu vesileyse Arif hocamıza teşekkür ediyor ve Bediüzzaman Albümü’ndeki bilgileri paylaşıyoruz.

Üstad Bediüzzaman Erzurum’da…

“Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin namı, Doğu Anadolu’nun her köşesinde duyulmuştu. Bahusus muhakkik ve müdakkik ulemalar nezdinde bihakkın biliniyordu. 1907’de İstanbul’a giderken Erzurum’a da uğramıştı. Erzurum’da halen ayakta duran canlı mekânlardan, Gürcükapı Camii, Kurşunlu Camii ve medreseleri gibi birçok mekân onun canlı hatıralarını halâ yaşatmaktadır.

Erzurum Müftüsü Solakzâde Müftü Hamid Efendi ile toplantı halinde bulunan Erzurum eşrafı ve hocalarının meclisine girdiğinde, Müftü Hamid Efendi Genç Molla Said Efendi’ye, yüksek bir saygı ile ayağa kalkarak taz’zimde bulunmuşlardı. Bunu fark edenlerin büyük bir hayretle: “Kimdir bu Molla Said?” sorusuna Müftü Efendi: “Bizim okuduğumuz Arabî derslerin külliyeleri, bütünüyle yok edilse, bu zat onların hepsini yeniden yazar ve piyasaya sürer.” demişlerdi. Böylece nâmı bir kere daha teyid edilen, başı puşili, beli kamalı, ayağı çizmeli, tek kelimeyle şık giyimli ve yüksek bir nezâket sahibi olan Molla Said, Erzurum ulemasıyla yaptığı müşaverelerde, diğer beldelerde olduğu gibi onları ikna etmiş ve kalplerini kazanmıştı. Bir tek soru dahi sormamıştı.”[2]

Üstad Bediüzzaman Erzincan’da

“Bediüzzaman, İstanbul’da tesis edilen Daru’l Fünun gibi bir üniversitenin, Doğu Anadolu’da da kurulmasını istiyordu. Bu maksatla bütün şarkı dolaşmıştı. İslâm dünyasının cehalet ve fakirliğinden bağrı yanan bu mümtaz allâme şahsiyet, büyük bir himmet ve gayretle çalışıyordu. İstanbul’a müteveccih yola çıkan Badiüzzaman Dördüncü Ordu-yu Hümayun’un merkezi olan Erzincan’a Ordu Kumandanı Zeki Paşa’nın daveti üzerine gelmiş ve iki buçuk ay misafireten kalmıştı.

Birinci Devre Erzincan Milletvekili, müftü, müderris Osman Feyzi Efendi’nin talebesi, Molla Hüseyin Efendi, mezkûr meseleyi şu şekilde teyid etmektedir: “Bir gün bizim medreseye, yirmi iki yaşlarında ayağında çizme, başında puşi, belinde kaması olan buğday benizli bir genç geldi. Selâm vererek içeri girdi. Elinde bir mektup vardı. “Osman Feyzi Efendi Kimdir?” dedi. Hocamız hemen ayağa kalktı. “Gel bakalım Molla Said Efendi” diyerek ona yer gösterdi. Said Efendi dediği zata çok alâka gösteriyor ve hürmet ediyordu. Az sonra namaz vakti girince, Molla Said abdest almaya çıktı. Ben de onun eline su dökmek için beraber çıktım. Abdest aldıktan sonra kendisine:

“Nereye gidiyorsun?” dedim. ”İstanbul’a gidiyorum.” Dedi. “İstanbul’a gitmekteki maksadın nedir?” deyince. “Senin dilin çok bezik. Madem hep soruyorsun, bak san anlatayım. Ben Anadolu’yu geziyorum. Memleketin ahvâlini yakından görüyorum. İstanbul’a gidip padişah ile görüşeceğim.”

Hüseyin Efendi: “Peki maksadınız nedir?” deyince.

Molla Said: “Padişahla görüşüp mekteplerde din dersleri; medreselerde ise müspet fenler okutulmasını teklif edeceğim.”

Molla Hüseyin: “Peki bundan ne elde edilecek?”

Molla Said: “Bu şekilde tedrisat yapılınca mektepliler dinsiz olmaktan, medreseliler de taassuptan kurtulacaktır.” Diye cevap verdi.”[3]

Bediüzzaman Hazretleri’nin Erzincan’da iken misafireten kaldığı, Müftü Osman Feyzi Efendi’nin Medresesi.
Terzibaba Kabristanı civarında olduğu söylenen bu evin resmi, görgü şahitlerinin tarifi üzerine
Re’fet Kavukcu ağabey tarafından resmidilmiştir

Bu bilgilere dayanarak Bediüzzman’ın ilk İstanbul yolculuğu güzergâhı belgelenmiş oldu ve şöyle sıralayabiliriz:  Van, Erzurum, Erzincan, Trabzon; veya Van, Bitlis, Muş, Erzurum, Erzincan, Trabzon ve sonrasında vapurla İstanbul şeklinde bir yolculuk tahakkuk etmiştir.

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]


[1] https://www.yeniasya.com.tr/abdulbaki-cimic/bediuzzaman-in-istanbul-yolculugu_527270

[2] Bediüzzaman Albümü, Re’ret Kavukcu, s.68

[3] Bediüzzaman Albümü, Re’ret Kavukcu, s.70

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir