Bu mevzuda Gaziantep’in eski ve meşhur doktorlarından Dr. Hamid Uras şunları anlatıyor: “İkinci Meşrutiyet senelerindeydi. Biz Mekteb-i Tıbbiyede (Tıp Fakültesinde) talebe idik. Bediüzzaman da İstanbul’da bulunmaktaydı. Kendisi müderrisler içinde Fatih müderrisini beğenir, takdir ederdi. Onun ünvanı ve şöhreti her tarafa yayılmıştı. Daha sonra kendisini adlî tıbba sevkedilince adlî tıptaki doktorlar, muayenesini sohbet ederek yapıyorlar. Bediüzzaman […]
Yazar: Feyz-i Nur
Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî terk-i terk
Tarîk-i Nakşî hakkında denilen “Der tarîk-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk / Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk” olan fıkra-i rânâ birden hatıra geldi.(Dördüncü Mektup ) Tarîk-i Nakşî’nin dört usûlü ve şu dört şeyi bırakması gerekir; *hem dünyayı, *hem nefis hesâbına âhireti dahi maksûd-u hakîkî yapmamak, *hem vücudunu unutmak, *hem ucba, fahre girmemek […]
Bedîüzzamân’ın Toptaşı’na gönderilmesi
Bediüzzaman Hazretleri kendi ifadesiyle tımarhaneye kadar nasıl sürüklendiğini şöyle ifade ediyor: “Bitlis vilâyetine tâbi Nurs Köyü’nde doğan ben, talebe hayatımda, rastgelen âlimlerle mücadele ederek, ilmî münâkaşalarla karşıma çıkanları inâyet-i İlâhiye ile mağlûp ede ede İstanbul’a kadar geldim. İstanbul’da, bu afetli şöhret içinde mücadele ederek, nihayet rakiplerimin ifsadatıyla merhum Sultan Hamid’in emriyle tımarhaneye kadar sürüklendim.”[1] Ayrıca […]
Şahitlerin dilinden Şekerci Hanı hatıraları
Bediüzzaman Hazretleri 1907’nin sonlarına doğru İstanbul’a gelmiş ve birkaç ay sonra Şekerci Hanı’na yerleşmiştir. Önce Medreset-üz-Zehra’sı için padişahla görüşmek istemesi, fakat görüşememesi, nihayet bir dilekçe ile Mabeyn-i Hümayun’a müracaat etmek sûretiyle teşebbüse geçmesinden sonra dikkatleri Şark’taki ilime ve Medreset-üz-Zehra gayesine çekmek niyetiyle Şekerci Hanı’nda ulemâyı münâzaraya davet etmeye niyetlendi. Kısa sürede daveti İstanbul uleması ve […]
“Kim ne isterse benden sorsun”
Bediüzzaman’a İstanbul’a gelmeden evvel bir gün Tahir Paşa, “Şark ulemasını ilzam ediyorsun, fakat İstanbul’a gidip o denizdeki büyük balıklara da meydan okuyabilecek misin?”[1] demişti. Bediüzzaman İstanbul’a geldiğinde bir süre sonra ulemayı münâzaraya davet etti. Bunun üzerine İstanbul’daki meşhur âlimler grup grup ziyarete gelip sualler soruyorlar ve o hepsinin de cevaplarını sahîh olarak veriyordu. Bundan maksadı, […]
Hanımlar taifesi Risale-i Nur’la fıtraten alâkadârdır
Ehl-i iman âhiret hemşirelerim olan kadınlar taifesi ile bir muhavere yapan Bediüzzaman Hazretleri, Hanım talebeleri için “O mübarek âhiret hemşirelerim olan taife-i nisâ” ve “Bazı vilâyetlerde taife-i nisâdan samimî ve hararetli bir surette Nurlara karşı alâkalarını gördüm” [1] diye ifade buyurur. Hanımlar taifesinin bu zamanda bir rehbere muhtaç olduklarını söyleyerek müstakil olarak Hanımlar Rehberi’ni telif […]
Bedîüzzamân Şekerci Hanı’nda…
Bediüzzaman’ın İstanbul’a geldiğinde kaldığı yer, Fatih Camii yakınlarında İslâmbol Caddesi’nde Malta Çarşısı’ndaki Şekerci Hanı. Yüz odalı bu han o devrin ileri gelen âlimlerinin ve Osmanlı aydınlarının uğrayıp ikâmet ettiği, sosyal ve kültürel olaylara sık sık sahne olan bir ilim ve irfan merkezi hüviyetinde kullanılıyormuş. Aslında Şekerci Hanı, Fatih Camii’nin inşâsı sırasında işçi ve ustaların konaklaması […]