Keyfiyet, kabiliyete tâbidir
Kâinatta keyfiyetli eşya her daim azdır. Keyfiyet ise, kabiliyete tâbidir. Çünkü keyfiyet bir şeyin aslı ve özüdür. Şu kâinatta, nihayet derecede mebzuliyet ve ucuzluk içinde, nihayet derecede san’atça ve kıymetçe yüksek ve âli bir keyfiyet görünüyor.[1] Bir şeyin vücudunu bilmek, o şeyin keyfiyet ve mahiyetini bilmekten ayrıdır.[2] Keyfiyet-i teşekkül nasıl olursa olsun, maksad-ı aslîye taallûk etmez.[3] Malûm nasıl bir keyfiyet üzerine olursa, ilim öylece taallûk eder.[4] Bu noktadan “Kemiyetin, keyfiyete nispeten ehemmiyeti yok. Asıl ekseriyet, keyfiyete bakar.”[5] hakîkati Risale-i Nur’da yerini almıştır. Mesele çok olmak değil, keyfiyetli olmaktır. Çünkü “Cenâb-ı Hakk’ın rızası ihlâs ile kazanılır. Kesret-i etba ile ve fazla muvaffakiyetle değildir.”[6]
İmânın keyfiyeti
İmân konusunda İmam-ı Âzâm’ın fetvası var. İmam-ı Âzâm “ İmân değişmez, artmaz veya eksilmez.”[7] der. Bu fetva mâhiyet-i mücerrede açısındandır. Her şeyin mâhiyet-i mücerredesi sabittir. Fakat keyfiyet değişebilir. Bir gram kömür ile bir gram elmas mahiyet-i mücerrede itibarıyla aynı miktarı taşır. Fakat keyfiyetler çok tefavüt eder. Mesela; hamsi de balıktır, balina da balıktır. Balıklık mahiyeti bütün balıklar için birdir, bu mahiyet balıklık cihetiyle değişmez. Fakat keyfiyet noktasından fark olabilir. Hamsi küçük, balina büyüktür. Hamsi gram, balina tonlarcadır. Mum ışığı da ışık, güneş ışığı da ışıktır. Işığın mahiyet-i mücerredesi sabittir, asla değişmez. Fakat mum ışığından güneş ışığına kadar derece farkı vardır. Bediüzzaman ‘Evet, güneş varken mumların ışığı altına girmeye ihtiyaç yok’tur der. Para mahiyet-i mücerrededir. Ama beş lira da para, beş milyar lira da paradır. Para olma noktasında bir. Fakat keyfiyetleri farklıdır. Aynen bu misaller gibi; imân değişmez. Bütün mü’minlerde imânın mahiyet-i mücerredesi aynıdır. Ama bizdeki de imân, Hz. Ebubekir(ra)’daki de imân. Keyfiyette ne kadar fark var. Elbette muvazeneye gelmez ve gelemiyor. Bir mümin Cenab-ı Hakkın isimlerini ne nispette gösterse o nispette kemâlâtı artıyor. Cüz’iyyet var, külliyet var.
Azlara övgü var
Bir tek çiçekteki hayatın kıymeti, milyarlarca taşa tercih edilmez. Her taş taştır, ancak zümrüt, inci, mercan, yakut ve elmas ile kıyasa gelebilir mi? Taş her yerde bol miktarda bulunduğu halde, kıymetli taşlar her yerde bulunmaz. Aynı şekilde, bir insan hayatı, bütün bitkiler ve hayvanlar âlemini fazlasıyla tartar. Ayeti Kerime de bu keyfiyeti ifade eder: “Eğer sizden sabreden yirmi kişi olursa iki yüz kişinin üstesinden gelir. Eğer sizden yüz kişi olursa o müşriklerden binini alt eder.”[8]
Keyfiyeten az değiliz
Merhum Ceylan Çalışkan ağabey keyfiyet hakîkatini çok veciz olarak şöyle ifade eder: “Az olduğumuza üzülmeyeceğiz! Çünkü, keyfiyeten az değiliz. Kâinat kuruldu kurulalı bu, böyledir. Cemâdat fazla, nebatat az. Nebatat fazla, hayvanat az; Hayvanat fazla, insanlar az; Kâfirler fazla, Müslümanlar az; Amiler fazla, veliler az; Veliler fazla, asfiyalar az; asfiyalar fazla, enbiyalar az.”dır. Ayrıca “Bir adamı sultan yapmak, on neferi paşa yapmaktan ne kadar yüksek ise, bir adamın îmânını kurtarmak, on adamı velî yapmaktan dahâ sevaplı bir hizmettir.”[9]
Abdülbâkî Çimiç
[1] Mektubat, s.418
[2] Muhakemat, s.95
[3] Muhakemat, s.214
[4] İşârâtü’l-İ’câz, s.124
[5] Mektubat, s.73
[6] Lemalar, s.376
[7] Mektubat-ı Rabbaniye, 266. Mektup
[8] Enfal, 8/65
[9] Kastamonu Lâhikası, s.104