Bediüzzaman Diyarbakır’da…

Bediüzzaman Diyarbakır’da…

Bediüzzaman, Diyarbakır’a geldiğinde ilim ve mektep ehli ile toplantılar düzenler. Meşrûtiyet ve hürriyet konularını anlatır. Özellikle Van’da kurulmasını istediği Medresetü’z-Zehra hakkında geniş bilgi verir. Çünkü Şark’ta Medresetü’z-Zehra namında fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc ederek okutulacağı bir dârülfünunu mutazammın pek âli bir medrese tesisi Bediüzzaman’ın gaye-i hayâlidir. Maksadını müphem bırakma, ne istersin?” Sualine Bediüzzaman;Câmiü’l-Ezher’in kızkardeşi olan, “Medresetü’z-Zehrâ” namıyla dârülfünûnu mutazammın pek âli bir medresenin Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbakır’da tesisini isteriz.[1] şekliyle cevap verir. Bediüzzaman’ın Diyarbakır’a gelişi, bölgenin tarikat ve medrese ehli tarafından da büyük bir ilgi ile karşılanır.

Bediüzzaman Diyarbakır’da Nerede Kalır?

Bediüzzaman Hazretleri Şark vilayetlerini ziyareti esnasında kaynaklara göre “Bu yüzyılın başlarında(1910 yılında) Diyarbakır’da Cemilpaşaların konağında 7 gün, Hz. Ömer Camii imam odasında 40 gün, Zinciriye Mederesesi’nde 15 gün kalmıştır.” (Daha sonraki yıllarda Diyarbakır’da kalıcı olarak kalmak istemesine rağmen sürgün hayatı nedeniyle Diyarbakır’da kalamamış, ancak Diyarbakır’da hizmet etmenin öneminin altını çizmiş, onun yerine talebeleri bu hizmeti yerine getirmiştir.)

Medresetü’z-Zehra’nın Bir Şubesi de Diyarbakır’da Olmalıdır

Bediüzzaman, “Câmiü’l-Ezher’in kızkardeşi olan, “Medresetü’z-Zehrâ” namıyla dârülfünunu mutazammın pek âli bir medresenin Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbakır’da tesisini[2]ister. Bediüzzaman, bir dârülfünunu mutazammın pek âli bir medrese özelliğini taşıyan Medresetü’z-Zehra’nın kurulma yerleri olarak üç il seçmiştir. Bunlar Diyarbakır, Bitlis ve Van’dır. Bu medresede Türkçe, Arapça ve Kürtçe dillerinin “Lisân-ı Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım kılmak.”[3] şeklinde ifade ederek kullanılmasını tavsiye ederek Şarkî Anadolu’nun eğitim problemlerine ışık tutmuştur. Bu yüzyıl başlarında(1910 Yaz ayları) bölge gezilerinde Diyarbakır ilk planda yer almıştır. Muhâkemât ve Münâzarât isimli eserlerin taslağının bu bölgede hazırlanması, İşârâtü’l İ’câz isimli eserin Diyarbakır’da Cevdet Bey’in evinde tebyiz edilmiş olması[4], ayrıca harpte İşârâtü’l İ’câz’ın yazılışına bir Diyarbakırlı’nın hizmet edişi de çok önemlidir.

Bediüzzaman ve Diyarbakır Ulu Camii

Bediüzzaman Hazretleri’nin Diyarbakır’daki ilk duraklarından birisi Diyarbakır Ulu Camii’dir. Bu Camii alelâde bir Camii olmayıp beşinci harem-i şerif olarak bilinir. Diyarbakır Ulu Camii dört dine ibadetgâhtık yapmış Mukaddes bir Mabed’dir. Diyarbakır Ulu Camii’nin önemli mânevî bir özelliği vardır: Anadolu’nun ilk Camii olup,  Diyarbakır’ın fethinden bugüne hiç bir zaman düşman işgaline uğramamıştır. Ulu Camii beş Harem-i Şerif’den birisi olarak bilinir. Bunlar:1.Mescid-i Haram, 2.Mescid-i Nebi, 3.Mescid-i Aksa,4. Şam Emevî Camii, 5. Ulu Camii (Diyarbakır)[5]

Ulu Camii ve Risale-İ Nur Dersleri

Ulu Camii’yle Bediüzzaman Hazretleri’nin ilişkilerine üç açıdan yaklaşılabilir. 1) Bizzat kendisinin burada yaptığı vaazlar. 2) Bu camide yapılan Risale-i Nur hizmetleri. 3) Bu Camii emekli imamının Bediüzzaman’la ilgili hatıraları. Bediüzzaman’ın 1910’lu Yıllarda Cevdet Beylerde(O zamanki Diyarbekir valisi) ve Cemil Paşalar’da kaldığını biliyoruz.[6]  Hoca Ömer Duran: “Bediüzzaman’ın Diyarbakır Ulu Cami’de çok namaz kıldığını yaşlılar ifade ediyor” demiştir. Ulu Cami’nin yanındaki Zinciriye Medresesi’nde 15 gün kalışı da,  Bediüzzaman’ın Ulu Camii’de namaz kıldığını gösteren emarelerdir. Bediüzzaman Diyarbakır’da ikamet etmek istemiştir. Ölümünde de buraya gelmek istemiştir. Ancak Kader-i İlâhi olarak vefat ettiği gün Diyarbakır müftüsü Ulu Camii’nde namazını kıldırmıştır.[7]  Bediüzzaman’ın çok arzu ettiği halde kalamadığı, kendi yerine görevlendirdiği Mehmet Kayalar en hassas dönemde Diyarbakır Ulu Cami’de ders yapmıştır. Risale-i Nurun Diyarbakır’ın camilerinde okunmasına başlandığında Ulu Camii’nde azim bir cemaate Risale-i Nur okurdu.[8] 1959 yılında, Diyarbakır başta olmak üzere, Nurların camilerde okunmasına başlanmıştır.[9]

Bediüzzaman Ulu Camii’nin bitişiğindeki Zinciriye Medresesi’nde 15 gün kalmış, şark ulemasının sorularını cevaplandırmıştır. Hâliyle namazı da bitişiğindeki Ulu Camii’de kılmıştır.[10]

Bediüzzaman’ın, Diyarbakır’dan sonra bölgenin önemli yerleşim birimlerinden Siverek’e uğradığı ve Siverek Kalesi’ne yakın bir yerde kaldığı söylenir. Daha sonra Hilvan’ın güneyinden Karahisar Köyü eski güzergâh yolundan Urfa’ya gelmiş olması muhtemeldir.

Abdülbâkî Çimiç

[email protected]


[1] Eski Said Dönemi Eserleri(Münâzarât),2013, s.290

[2] Age, s.290

[3] Age, s.290

[4] O günün Diyarbekir Valisi bulunan Cevdet Bey’in evinde tebyize çekmeye başlamıştır.

[5] Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat, Bediüzzaman Ve Diyarbakır, Eylül 2013, 1. Baskı, s.3

[6] Necmeddin Şahiner ‘Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi anlatıyor, 2004, Cilt: 4, s. 321; İşaratü’l İ’caz, s.108.

[7] Abdülkadir Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayatı, C.III, 1998, s.2129, 2174.

[8] www.mehmetkayalar.com

[9] Necmettin Şahiner, Son Şahitler, 17.Baskı, Cilt: 3, s.287.

[10] Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat, Bediüzzaman Ve Diyarbakır, Eylül 2013, 1. Baskı, s.6,7

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir