Risâle-i Nur hizmeti, şahsa dayalı değil kitaba bağlı bir hizmettir. Hem ferdî, hem de birlikte okunarak istifade edilen eserlerdir. Özellikle şahsî okumalar ihmal edilmemelidir. Şahsî okumalarla birlikte topluca okumalar da çok çok ehemmiyetlidir. Özellikle umûmî ve müzâkereli derslerden âzamî istifade edilmektedir.
Bizler de beş senedir uygulamakta olduğumuz Orta Karadeniz illeri Yetişkinler Risâle-i Nur okuma programları yaparak toplu okumalardan çok istifade ettiğimizi daha önceki yazılarımızda paylaştık. Bu programların yanında talebeler için de çeşitli kategorilerde Risâle-i Nur okuma programları, Risâle-i Nur bitirme programları ve Risâle-i Nur’u müzâkere programları da son senelerde tatbik edilen güzel faaliyetlerdendir. Bu tür programları tertipleyen ve tatbik edenleri tebrîk ediyoruz. Yaz aylarında Risâle-i Nur Eğitim Merkezi’nde uygulanan Hızlandırılmış Risâle-i Nur okuma programları ise daha planlı ve programlı olarak deruhte edilmektedir. İnşâallah bu tür programların sayıları daha da artar ve vatanımızın her mahallinde tatbik edilerek Kur’ân’ın mânevî derslerinden en güzel bir şekilde istifade edilmiş olur.
Bu programlardan başka bir de Âile Risâle-i Nur Okuma Programları yapılmaktadır. Özellikle Barla’da deruhte edilen bu programlara yılardır katılmak için çaba sarf ettiysek de nasip olmamıştı. Bu sene erken davranmış olacağız ki Yeni Asya Sosyal Tesisleri’mizde dört âile olarak toplam 17 kişi ile birlikte Ramazan Bayramı sonrası Barla’ya ulaşmış olduk. Samsun ilimizden 19 Temmuz günü sabah yola çıktık. Akşam Barla’ya ulaştık. Kalacağımız yerlere yerleştik. Tesislerin yeni ek binası da hizmete girmiş. Gayet güzel bir şekilde hazırlanmış olarak bulduk. Âilelerimiz ve çocuklarımız kalacakları yerden memnun oldular. Bu âileler için önemli bir noktaydı. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Bazı noksanlıkların giderilmesi ve personel desteğinin artırılmasıyla daha mükemmel olabilir. Zamanla daha güzel hizmetlere vesile olması açısından meşru zeminlerde tesislerimizin keyfiyetinin artırılması konuşulmalıdır.
Bu girizgâhtan sonra bizler bir hafta süren programımızı değerlendirelim inşâallah. 20 Temmuz sabahı her günümüzü saat saat planlayarak programa başladık. Şahsî okumalarla başlayan programımız günlük 3 saati aşan müzâkereli derslerle devam ediyordu. Özellikle müzâkereli derslerin konularını Yirmibirinci Lem’a olan İhlâs Risâlesi, İktisad Risâlesi, Cennet Bahsi olan 28.Söz ve Beşinci Mektup olarak seçmiştik. Namazlar cemaatle kılınacak ve namaz derslerinde ise Hizmet Rehberi takip edilecekti. Özellikle 28.Sözü Cennet Bahçesi’nde ve Beşinci Mektup ile Yıldıznâmeyi Çam Dağı’nda okuduk. Bu risaleleri te’lif edildiği yerlerde okumak bir başka mânevî zevk ve şevke medâr oldu. Ayrıca Üstadımızın kaldığı evlerde Tarihçe-i Hayat’tan Barla ile ilgili dersi okumak ve diğer evinde ise 23.Söz’den ders yapmak nasip oldu. Barla’da Risâle-i Nur’un kürsî-i dersinde Risâle-i Nur okumak ayrı bir mazhariyet ve mânevî bir hazdı. Bunları Rabbim bizlere yaşattı. Akşam namazından sonraki dinlenme zamanlarında ise soru-cevap tarzında yapılan tahavvülat-ı zerrat, imam-i mübin- kitab-ı mübün ve kader dersleri de bir o kadar verimli oldu. Zaman su gibi akıp gidiyordu. Yaptığımız planlamada hep birlikte çeşitli ziyaretler ve geziler de vardı. Barla Denizi kenarında yapılan mesire ve dersler de harikaydı. Hangi birini anlatalım ki…hani derler ya anlatılmaz yaşanır. Yaşadıklarımız işte öyle bir hâldi…
Bizler bir haftada Barla’ya doyamadık. Ancak sadece tadmaya çalıştık. Tadabildiğimiz kadarıyla çok lezzetliydi. Barla’nın her karesinde Üstadı mânen hissettik. Namaz kıldığı ve kıldırdığı camilerinde namaz kıldık. Çam Dağı’nda tefekkür ettiği ağaçlarının hüznünü yaşadık. Bizler taşıtlarla epey bir zamanda ulaştığımız Çam Dağı’na Üstadın yayan olarak nasıl gittiğini derhatır ettik. Üstadın hem maddî hem de mânevî zorlukları nasıl aştığını anlamaya çalıştık. O’nun azminden ve İhlâsından dersler almaya çalıştık. Aylarca Çam Dağı’nda tek başına kalışına hem hayret ettik, hem de Çam Dağı’nın sırrını anlamaya çalıştık. Barla’nın ve Çam Dağı’nın Âlem-i İslâm’da zuhur etmiş olan çok sırları taşıdığını Risâle-i Nur’un satır aralarından paylaşmaya çalıştık.
Risâle-i Nur’u okumak çok önemliydi. Hele anlayarak ve kabul ederek okumak daha da önem arz ediyordu. Şahs-ı mânevîye bağlı kalmak ve o şahs-ı mânevînin bir hassesi ve azası olmaya çalışmak ise bizler için büyük bir bahtiyarlıktı. Âhirzamanın bu dehşetli faslında istikamette kalmak ve mânevî hastalıklardan arınmak ve kurtulmak için Risâle-i Nur’u şahs-ı mânevî ruhu ile okumak ve yaşamak zaruret haline gelmişti. Yoksa bu asrın dehşetli fitneleri her şeyi kendi hesabına alıp âlet ediyordu. Kâinat boşluk kabul etmiyor. Bizler hem şahsî, hem de cemâatî hayatımızda boşluklar bırakırsak bu boşluğu muhakkak bir cereyan dolduracaktır. Eğer bu boşluğu Risâle-i Nur ile dolduramaz isek âhirzamanda hükmeden cereyanlar dolduracaktır. Bu cereyanlar ise menfî fikirlerini bulaşıcı bir vürüs gibi akıl, kalb ve ruhumuza ekecektir. Bu virüsleri yok etmek ve bizlere ârız olan mikropları dezenfekte etmek için acilen Risâle-i Nur okumalarımıza şahsî ve cemâatî olarak tahşidât yapmak mecburiyetindeyiz. Yoksa ucuz hesaplar içine girmiş olur ve telafisi mümkün olmayan yollara suluk edilebilir. Böylece hatar-ı azîme yol açılmış olur. Hem de “saadet-i ebediye zararına, mânâsız, lüzumsuz, zararlı, kederli, hodfuruşâne, sakîl, riyâkârâne bazı hissiyat-ı süfliye ve menâfi-i cüz’iyenin hatırı için ihlâsı kırmakla, hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz, hem hizmet-i Kur’âniyenin hürmetine taarruz, hem hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz.”[1]
Abdülbâkî ÇİMİÇ
https://www.feyzinur.com
[1] Lem’alar,2013,s.390