Risale-i Nur’u tashîh vazîfesi–7
Geçen haftadan devam…
Tashîh ve tashîhât; Düzeltme, daha iyi ve daha doğru hale getirme, yanlışları gidermedir. Basılacak veya basılan bir eserin dizgilerini kontrol ederek yanlışlarını düzeltmedir. Hem elle çoğaltılan, hem de tab’ edilen Risâle-i Nurlarda beşerî zaafdan dolayı meydana gelen hata ve sehivlerin gözden geçirilerek düzeltilmesi ve aslına uygun hale getirilmesi çalışmaları da Risâle-i Nurların tashîh ve tashîhât çalışmalarıdır.
Risâle-i Nur talebelerin en ehemmiyetli vazîfelerinden birisi de tashîhât vazîfesidir. Çünkü Risâle-i Nur eserleri ilk neşredilmeye başladığından beri çoğaltılan bütün nüshalar Bediüzzaman Hazretleri’ne getirilip tashîhâtı yapıldıktan sonra okunması için etrafa gönderiliyordu. Bediüzzaman Hazretleri tashîhât mes’elesine çok ehemmiyet veriyor; talebelerine “Yazdığınız ve yazdırdığınız eski veya yeni harfle olan suretlerin sıhhatlerine çok dikkat ediniz. Bazan bir harfin noksanı ve ziyâdesi, bir hakîkatı bozar.”[1] diyordu.
Ayrıca Bediüzzaman Hazretleri talebelerine “Ekserce siz benim bedelime istediğini yapabilirsiniz. Meselâ; tashîhât için oradaki âlimler tam yardım edebildikleri için, orada tashîhât yapılsın, etsinler. Siz benim tashîhimden geçmiş bazı nüshaları, onlara gönderirsiniz. Hakikaten tashîh mes’elesi ehemmiyetlidir. Bazan bir harfin ve bir noktanın yanlışı, kıymetli bir manayı zayi’ eder. En evvel, yazanlar bir kerre güzelce mukabele etsinler. Sonra tashîhçi adamlara ve bana versinler. Mâşâallah, bu defa bana gelen Asâ-yı Musa mecmualarında hem yanlışlar azdır, hem bir derece tashîh edilmiş. Cenab-ı Hak hem yazanlardan, hem tashîhçilerden ebeden razı olsun, âmîn.”[2] Demiştir. Görüldüğü üzere Bediüzzaman Hazretleri Risâle-i Nurların tashîhâtı noktasında hem çok müteyakkız, hem de ciddi mesâî sarfediyor. Zamanının büyük bir kısmını tashîhâta ayırıyor. Talebelerine de bu vazîfeyi deruhte etmeleri için tavsiyeler yaparak, ciddî çalışmalarını ihtâr ediyor.
“Hem burada en lüzumlu vazîfemiz, Nurları yazmak ve tashîh etmek ve yazdırmaktır.”[3] Diyen Bediüzzaman Hazretleri “Sözlerin ve Risâlelerin neşrinde ve tashîhâtında ve yerlerine yerleştirmekte ve tesvîd(Müsvedde) ve tebyizinde(Müsveddeyi temize çekmede), fevkalme’mul, kerametkârâne bir teshilâta mazhar oluyoruz; keramet-i Kur’âniyye olduğuna şüphemiz kalmıyor. Bunun misalleri yüzlerdir.”[4] İfadeleriyle Risâle-i Nur hizmetlerinde yapılan başta tashîhât ve diğer vazîfelerdeki keramet-i Kur’âniyeyi beyan ediyor.
Ayrıca “Hadsiz şükür olsun, Nur’un kahramanları bu mecmuaları tashîhli olarak neşretmeleriyle, pek çok faidelerinden birisi de; beni tashîh vazîfesinden ve merakından kurtardığı gibi, kalemle yazılan sair nüshalara tam bir me’haz olması cihetinde yüzer tashîhçi hükmüne geçtiler. Cenab-ı Erhamürrahimîn, o mecmuaların her bir harfine mukabil onların defter-i hasenatlarına bin hasene yazdırsın. Âmin, âmin, âmin.”[5] Diyerek talebelerinin yapmış olduğu tashîhât vazîfesindeki memnuniyetini ifade ediyor. Daha sonra da “Kardeşim, bu sene, elhamdülillâh, Risâleleri yazanlar pek çoğalmış. İkinci tashîh bana geliyor. Sabahtan akşama kadar sür’atli bir tarzda meşgul oluyorum; çok mühim işlerim de geri kalıyor. Ve bu vazîfeyi daha azîm görüyorum.”[6] İfadeleriyle tashîhât vazîfesinin ne kadar ehemmiyetli olduğunu beyan ediyor.
Bediüzzaman Hazretleri zamanının büyük bir kısmını Risâle-i Nurların tashîhâtına ayırmıştır. “Ben tashîhâtımda böyle zararlı ilâveleri çok gördüm.”[7] Diyen Üstad Hazretleri tekrar betekrar tashîhât gibi Risâle-i Nur hizmet ve vazîfeleriyle iştigal etmiştir. “Üstad Bediüzzaman’ın telif ettiği Risâleleri, talebeler, elden ele ulaştırmak suretiyle müteaddit nüshalar yazarlar, yazılan nüshaları müellifine getirirler. Müellif, müstensihlerin yanlışlarını düzeltir. Bu tashîhâtı yaparken, eserin aslı ile karşılaştırmadan kontrol eder. Şimdi de yirmi beş otuz sene evvel telif ettiği bir eseri tashîh ederken aslına bakmaz.”[8] “Isparta’da, teksir makinasıyla Nur mecmualarının neşrine devam ediliyordu. Üstad, yine âdeti veçhile tashîhât ile meşguldü.”[9]
Bediüzzaman Hazretleri “Tashîhât hakkındaki endişelerim kalmadı. Çünki sizler daima başında bulunacaksınız. Hem bu pek büyük hizmet-i imaniye temiz, kuvvetli, mübarek elleriniz ile olacak, matbaacıların kirli elleri karışmayacak. Hem yine tekrar ederim ki: En ehemmiyetli mes’ele, tashîhine dikkat etmektir. Az olsa, yanlışsız olsa daha iyidir.”[10] Diyerek tashîhât meselesindeki hassasiyetini göstermiştir.
Öyleyse Risâle-i Nur gibi tarih-i beşer noktasında nadir ve nazenin bir Kur’ân tefsirinin tab’ edilirken çok ciddî davranmak gerekiyor. Tâ Üstad Hazretleri’nin zamanında bu mes’eleye ne kadar ehemmiyet verildiği görülmektedir. O günün zor şartlarında ve imkânsızlıklarında mükemmel bir şekilde nesl-i atiye Risâle-i Nur Külliyatı Üstad Bediüzaman Hazretleri tarafından musahhah olarak emâneten bırakılmıştır. Öyleyse “Ey demir gibi sarsılmaz kardeşlerim!.. Bana yardım ediniz. Mes’elemiz çok naziktir. Ben sizlere çok güveniyordum ki, bütün vazifelerimi şahs-ı mânevînize bırakmıştım. Siz de, bütün kuvvetinizle benim imdadıma koşmanız lâzım geliyor.”[11] Diyen Üstada sadakte demek boynumuzun borcu olmalıdır.
[1] Afyon Hapis Mektupları (Gayr-ı Münteşir)
[2] Emirdağ Lahikası-I,2006,s.260
[3] Şualar,2006,s.760
[5] Afyon Hapsi Mektupları ve müdafaaları (Gayr-ı Münteşir)
[7] Emirdağ Lâhikası, El Yazma, s. 661
[8] Tarihçe-i Hayat, 2006, s.255
[9] Tarihçe-i Hayat, 2006, s.934
[10] Emirdağ Lahikası–1(Gayr-ı Münteşir)
[11] Şualar,2006,s.777