Risâle-i Nur’da Yeni Hurûf
Risâle-i Nurların “Yeni Hurufla (harflarle)” tab edilmesi ve izin verilmesi ile ilgili yerleri yine Risâle-i Nurlardan tespit etmeye çalıştık. Bu kısımlar hatt-ı Kur’ân’a karşı bir muhalefet olarak algılanmamalı. Sadece Risâle-i Nurların eski ve yeni harflerle basılması ve okunmasına bir vasat bakış açısı sunması için buraya alınmıştır. Bunu özellikle belirtmek istiyorum. İşte Risâle-i Nurlardan tespit edebildiğimiz yeni hurufla ilgili bahisler:
Burada, Lise mektebine tesirli bir nur girdi. O da Otuz İkinci Söz’ün Birinci Mevkıfı, Otuzuncu Lem’a’nın ism-i Adl ve Hakem Nükteleri, Tabiat Lem’ası hâtimesine kadar, Âyetü’l-Kübrâ‘nın, “Evet, bu dünya memleketine ve misafirhanesine giren herbir misafir…” diye başlayan Birinci Makamın başından ilham, vahiy mertebeleri hariç kalıp, tâ On Sekizinci Mertebe olan kâinatın hudus hakikatı, tâ imkâna kadar, yeni hurufla, bir ihtar-ı mânevîyle izin verdik. Daktilo (el makinası) ile kendilerine yazdılar. Siz de bu dört parçayı birden cilt yapıp yeni hurufla ehl-i inkâra on ikilik top güllesi gibi atabilirsiniz. (Kastamonıu Lâhikası – Mektup No: 103)
Biz şimdi gayet mühim ve herkese lâzım Meyve ile Hüccetü’l-Bâliğa’yı ikisi bir cilt olarak yeni hurufla tab etmek için Tahirî ile İstanbul’a gönderdim. Yalnız Meyve‘nin Onuncu ve On Birinci Meselelerini vakit bulamayıp tashihsiz ona verdim. Şayet tab edilse, o iki meseleyi tam tashih edip ona gönderirsiniz.( Emirdağ Lâhikası (1) – Mektup No: 50)
Şimdi vazifemiz: Bir müdafaa nüshası Isparta’ya gitsin. Mümkünse, hem yeni hurufla, hem makineyle eski huruf yirmi nüsha çıksın. Hattâ oranın müddeiumumuna gösterilsin. Hem bir nüsha avukatımıza bizzat verilsin ve ayrı bir nüsha da müdüre verip tâ onu da dâvâ vekilimize o versin. Hem Ankara makamatına yeni harfle beraber eski harfle, Denizli’de olduğu gibi, gönderilecek. Mümkünse beş nüsha makamata hazırlansın.( On Dördüncü Şua)
Siz mümkün olduğu kadar Diyanet Riyasetinin şubelerine vermek için, mümkünse eski huruf, değilse yeni harfle ve has arkadaşlarımdan tashihe yardım için birisi başta bulunmak şartıyla, memleketteki Diyanet Riyasetinin şubelerine yirmi otuz tane teksir edilmektir. Çünkü haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyasetinin vazifesidir.( Emirdağ Lâhikası (2) – Mektup No: 7)
En evvel gençlere ait üç dört dersini-ki Hâfız Mustafa’ya vermiştik-el makinesiyle mümkünse eski hurufla, değilse , yeni huruflaHAŞİYE Nur fabrikasının divanındaki heyet münasip görse ve hal müsaade etse, yazılsın, bize de bazı nüshalar gönderilsin. Mübareklerin İşârâtü’l-İ’câz‘larına bedel bir nüshamı postayla gönderdik. HAŞİYE Risâle-i Nur’un bir vazifesi huruf-u Kur’âniyeyi muhafaza olduğundan yeni hurufla zaruret derecesinde inşaallah müsaade olur.(Kastamonu Lahikası)
Afyon müdafaanamesinin hem bize, hem bu Nurlara, hem bu memlekete, hem âlem-i İslâma alâkadar ehemmiyetli hakikatleri var. Herhalde bunu yeni hurufla beş on nüsha çıkarmak lâzımdır(On Dördüncü Şua)
Sorduğunuz ikinci cihet ise, Hâfız Mustafa’ya verdiğim yeni hurufla iki Risâle, çoğu ayrı ayrı olsun, bazı da beraber olsun.( Kastamonıu Lâhikası – Mektup No: 142)
Madem ben de bu vatanın bir evlâdıyım, bu vatanın saadetine hizmet etmek benim için farzdır. Maddî cihette elimden hiçbir şey gelmiyor. Yalnız Kur’ân’dan anladığım ve kaleme aldığım Meyve Risâlesi ile Hüccetü’l-Bâliğa‘yı yeni hurufla tab etmek için bazı kardeşlerime izin verdim. O iki Risâleyi iki seneye yakın alâkadar Ankara makamatı ve ehl-i vukufu, hem Denizli Mahkemesi tetkikten sonra mucib-i mes’uliyet hiçbir şey bulamayarak bize resmen teslim ettiler.
Hem cevap gönderdim ki, sansüre ve büyük muharrirlere göstersinler, sonra tab’ etsinler. Hem tab’dan sonra resmen hükûmetin on iki makamatına vermek bir usuldür. Sonra da İhlâs Risâlesi ile İktisat Risâlesi‘ni de o iki Risâlenin âhirine ilhak edip yeni hurufla tab’ edilsin.( Emirdağ Lâhikası (1) – Mektup No: 65)
Kardeşlerim, yeni hurufla yazdığınız iki mesele, cidden tesirini gösterdi. Birinci, İkinci, Üçüncü Meseleleri de yazılsa çok iyi olur. Fakat Hüsrev ve Tahirî gibi kalemleri Kur’ân’a ve Kur’ân hattına mahsus ve memur olmalarından bana endişe verir. Başkalar yazsalar daha münasiptir. ( On Üçüncü Şua)
Başta Risâle-i Nur’un fıtrî talebeleri mâsum çocuklar demiştik. İşte bir nümunesi, bu mektubumu rahatsızlıktan kendim yazamadığım için ben söyleyip yeni hurufla yazan Ceylân, biri de ona mektup yazan mâsum Küçük Ali, biri de bu defa bana kâmilâne ve müdakkikane mektup yazan medrese-i Nuriyenin küçük şakirdi Küçük Mehmed’dir. Ben de onlara “Bârekâllah, bahtiyar çocuklar” derim, peder ve validelerini de tebrik ederim.( Emirdağ Lâhikası (1) – Mektup No: 21)
Risâle-i Nur’un tam kıymetini gösterdiğinden ve mektuplarım içinde ve lâhikaya, hem daha münasip gördüğünüz makamlarda yazmaya lâyıktır. Size bir sureti yeni hurufla gönderiliyor.( Emirdağ Lâhikası (1) – Mektup No: 38)
Çünkü, ehl-i ilim ve ehl-i takvânın şahs-ı mânevîsi, bu meselede, nazar-ı millette itham altına girdiği ve hükûmete dahi ehl-i takvâ ve ilme karşı bir emniyetsizlik geldiği ve ehl-i takvâ ve ilim, tehlikeli ve zararlı teşebbüslerden nasıl sakınacağını bilmesi lâzım olduğu için, benim müdafaatımı kendim kaleme aldığım bu son kısmı, herhalde yeni hurufla, matbaa vasıtasıyla intişarını isterim.( Tarihçe-i Hayat – Eskişehir Hayatı)
Hem, hatırımızda olmadığı halde yeni hurufla tab etmek üzere başta Âyetü’l-Kübrâ‘nın en mühim parçası yedi parça, bir mecmuada tab etmek ve gençleri uyandıran üç dört parça ayrı bir Risâlede, Hâfız Mustafa ile beraber tab etmek için matbaaya gönderdik.( Kastamonıu Lâhikası – Mektup No: 124)
Ben yeni harfleri bilmiyorum ve eski yazım da pek nâkıstır, hem beni başkalarla görüştürmüyorlar. Adeta tecrid-i mutlak içindeyim. Hattâ iddianame on beş dakikadan sonra benden alındı. Hem avukat tutmak iktidarım yok. Hattâ size takdim ettiğim müdafaatımın, çok zahmetle, bir kısmını gizli olarak ancak yeni harfle bir suretini alabildim. Hem Risâle-i Nur’un bir nevi müdafaanamesi ve mesleğinin hülâsası olan Meyve Risâlesinin bir suretini müdeiumuma vermek için ve bir iki suretini Ankara makamatına göndermek için yazdırmıştım. Birden onları elimden aldılar, daha vermediler. Halbuki Eskişehir adliyesi, bize bir makineyi hapse gönderdi. Biz müdafaatımızı onda, yeni harfle, bir iki nüsha yazdık; hem o mahkeme dahi yazdı. İşte ehemmiyetli talebim: Ya bize bir makineyi siz veriniz veya bize müsaade ediniz, biz celb edeceğiz, tâ ki hem müdafaatımı, hem Risâle-i Nur’un müdafaanamesi hükmündeki Risâleyi yeni harfle iki üç suretini alıp, hem Adliye Vekâletine, hem Heyet-i Vekileye, hem Meclis-i Mebusana, hem Şûrâ-yı Devlete göndereceğiz. Çünkü, iddianamede bütün esas, Risâle-i Nur’dur. Ve Risâle-i Nur’a ait dâvâ ve itiraz, cüz’î bir hâdise ve şahsî bir mes’ele değil ki çok ehemmiyet verilmesin. Belki bu milleti ve memleketi ve hükümeti ciddî alâkadar edecek ve dolayısıyla âlem-i İslâmın nazar-ı dikkatini ehemmiyetli bir surette celb edecek bir küllî hadise hükmünde ve umumî bir meseledir.( On İkinci Şua)
Bana ve Nurlara ait kırk küsur sayfa ile beraber hata-savap cetveli ve zeyli, Posta gazetesine cevabı, herhalde hem yeni harfle, hem eski harfle basmasına, hem Isparta’da, hem İstanbul’da, eğer mümkünse burada dahi çalışmak lâzımdır.( On Dördüncü Şua)ü
Bu Gençlik Rehberi, yeni harfle basıldığı gibi, eski harfle Isparta’da dahi teksir edilip, hükûmetin ve zabıtanın ilişmemesi ve her tarafta iştiyakla okunması ve intişarı gösteriyor ki; bu Rehber’in millete, husûsan gençlere çok menfaati var.(Gençlik Rehberi)
Yeni harfle Isparta Sümerbank Fabrikasında bir zat bir mektubunda bir sual soruyor.(Em.Lah)
Tarihçe-i Hayat‘a bir nevi zeyil olarak el yazmasıyla veya makine ile veya İnebolu’daki yeni harfle elli altmış nüsha teksirini reyinize havale ediyoruz.( Emirdağ Lâhikası (2) – Mektup No: 17)
(Ayetül Küra için ) Münasip görülürse yeni harfle neşredilsin ki, hariçten gelen mânevî tehlikelerden vatandaşları kurtarmaya bir vesile olsun.( Ayetül Küra)
Meyve Risâlesini ve müdafaat parçalarını yeni harfle müteaddit nüshalar çıkarıp mühim makamata göndereceğiz inşaallah.( On Üçüncü Şua)
Eğer münasip görülse, ya yeni veya eski harfle daktilo ile birkaç nüsha yazılsın ki,(22.Lema)
Yeni harfle teksir edilebilen Asâ-yı Mûsâ eserini okuyan gençler, Kur’ân harfleriyle yazılmış mütebâki eserleri de okuyabilmek için kısa bir zamanda o yazıyı da öğreniyorlar.( On Dördüncü Şua)
Ankara’da, üniversiteli talebeler ve muhterem hamiyetperver zatlar, Risâle-i Nur mecmualarını matbaalarda tab ile her tarafa neşrine, bilhassa yeni harfle istifadeye muntazır kitlenin ellerine ulaşmasına çalıştılar. Risâle-i Nur’un küllî neşriyatını gençliğin, mekteplilerin deruhte etmeleri, bu hususta büyük fedakârlık göstermeleri ise, bu millet ve vatan için büyük bir saadet oldu. Çünkü, hiçbir şahsî menfaat talep etmeden ve yalnız rıza-yı ilâhî için hareket etmeleri, onların, bu asîl milletin hakikî evlâtları olduğunu gösterdi.( Tarihçe-i Hayat – Isparta Hayatı)
Aynı vakit, benim arzu ettiğim yeni harflerle Miftahu’l-İman mecmuası yerine Ayetü’l-Kübrâ muvafakatım olmadan tab olması ve nüshaları gelmesi hükümete aksetmiş, iki mes’ele birbiriyle karıştırılmış.( On Üçüncü Şua)
Bizler Risâle-i Nurlardan bu mes’elenin orta yolunu bulmalıyız diye düşünüyorum. Bu kadar alıntıdan sonra şöyle diyelim.
1.Risâle-i Nurların osmanlıca şekli ile okunması ve yazılması gayet normal ve bu tarzla hizmet eden kardeşlerimize duâ etmek ve bizim noksanlarımızı tekmil ettikleri için Allah razı olsun demek gerekir.
2.Risâle-i Nurların yeni harflerle tabı ise Üstâd’a ihtaratla yaptırılmıştır. Bu nedenle Üstâd’ın tasarruf ettiği ve izin verdiği bir hizmeti de reddedemeyiz.
3.Yeni hurufla basılar Risâlelerde hatt-ı Kur’ân hep terk edilmemiştir. Ayet ve hadisler hatt-ı Kur’ân ile basılmaktadır.
4.Bu mes’eleyi bir takım uç noktalara getirmeden önemli olanın Risâle-i Nurların mânâ cihetine yoğunlaşarak onları ekvalimize, etvarımıza ve ahvalimize yansımasına âzamî gayret göstermeliyiz.
5.Hakikaten hatt-ı Kur’ân’ı okumak ve yazmak suretiyle hizmet etmenin Risâle-i Nurlara aykırı hiç bir yerinin olmadığı, ancak Üstâd’ın Külliyat’ın hepsini yeni harflerle bastırdıktan sonra bu yazı ile olmaz ve yeni hurufla basılan eserlere tavır koymanın Üstâd’a tavır olduğunu bilmek gerekir. Çünkü “Zihniyet-i inhisar,hubb-u nefisten geliyor.Sonra maraz oluyor;niza ondan çıkıyor.(Lemaat)” sırrına masadak olmayalım.
On Dördüncü Şua’daki şu ifadelerini de nazar-ı dikkatten kaçırmamak gerekiyor: “Yeni harfle teksir edilebilen Asay-ı Musa eserini okuyan gençler, Kur’ân harfleriyle yazılmış mütebaki eserleri de okuyabilmek için kısa bir zamanda o yazıyı da öğreniyorlar.( On Dördüncü Şua)”
Bu âciz kardeşiniz Risâle-i Nurları tanıyana kadar hatt-ı Kur’ân’ı okuyamıyordu. Risâle-i Nurları tanıdıktan sonra bana bu hakikatler öyle bir muharrik oldu ki kısa süre içersinde Kur’ân hattını öğrenerek “kısa bir zamanda o yazıyı da öğreniyorlar” hakikatine mazhar olduk. Elhamdülillah.
Üstâdın vefatıyla Risâle-i Nurlar Üstâdımızın izni ile nasıl tekemmül etmişse bu bizim için bağlayıcıdır diye düşünüyorum.
Üstâd Hazretleri’nin şu ikazını da dikkate almak gerekir. “Kardeşlerim yeni hurufla yazdığınız iki mesele, cidden tesirini gösterdi. Birinci, İkinci, Üçüncü Meseleleri de yazılsa çok iyi olur. Fakat Hüsrev ve Tahiri gibi kalemleri Kur’ân’a ve Kur’ân hattına mahsus ve memur olmalarından bana endişe verir. Başkalar yazsalar daha münasiptir. ( On Üçüncü Şua)
Üstâdımızın yeni hurufla Risâlelerin basımına izin verdiği halde Hüsrev ağabey ve Tahiri ağabey ile ilgili endişeleri manidardır.
Abdülbâkî ÇİMİÇ
tahiri ve ahmet hüsrev efendilerle ilgili bir endişesi yok.zannedersem yanlış bir değerlendirmeniz söz konusu.çok açık ki bu zat ı muhteremler hatt ı kur an a memurlar latin hurufu onların kalemlerine mahsus değil.memur kelimesi risa le i nurlarda çok yerlerde geçiyor.emre tabi olan vazifeli ve belirli kurallar çerçecesinde hareket eden demek.ayrıca hüsrev efendi latin hurufuna karşı değil.latin hurufu hatt ı kurana hizmetkar olmalı.biz müddet risale i nurlar yenilere zorlanmamaları için latin h urufu ile okutulabilir.ama asla amaç olmamalı araç olmalı.madem yazınızın başında hattı kur an ın hakkını teslim etmeye çalışmışsınız.neden hattı kuranı muhafaza etme hizmetinde bulunmuyorsunuz…selam ve dua ile