1.”Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür.” Hiç zararı olmayan bir yolda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görürse bir tanesi nasıl oluyor da zarar görüyor?
2.”Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür.” Soldaki yolun mademki menfaati yok nasıl oluyor da on yolcusundan dokuzu zarar görür ve birisi kurtulur?
O büyük dâvâyı yüzde doksanına kazandıran ve yirmi senede yirmi bin adama o dâvânın kazancının vesikası ve senedi ve beratı olan îmân-ı tahkikîyi eline veren ve Kur’ân-ı Hakîmın mu’cize-i mâneviyesinden neş’et edip çıkan ve bu zamanın birinci bir dâvâ vekili bulunan Risale-i Nur’dur… Demek avukat tutmak isteyen onu elde etse yeter. (11.Şua-4.Mesele)”
Bu bahiste de “yüzde doksanına o dâvâyı kaybettirmeyen harîka bir dâvâ vekilini “deniliyor. Ya’nî bu oran “onda dokuzuna o dâvâyı kaybettirmeyen harîka bir dâvâ vekilini “şeklinde de anlaşılabilir.
Öyleyse yüzde on ya da onda bir kaçak var. Ters noktadan ise onda bir kurtuluş var.
Bunu nasıl anlamalıyız?
Özellikle “Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür.”Demek oluyor ki sağ yolun hiç zararı yok ancak o yolda gidenlerin onda dokuzu büyük kâr ve rahat görürken onda biri zarar görüyor.
Öyleyse problem yolda değil o yolda gidenlerde. Yani İslâmî bir yol seçen insanların onda biri çeşitli sebeplerden dolayı-riyâ, ihlâssızlık, menfaat, havf, vb… gibi sebepler olabilir-o büyük kâr ve rahat göremiyor olmalıdır.
Sol solda gidenlerin ise onda biri mâdem son nefese ve yol bitmeyene kadar tövbe kapısı açık olduğuna göre kurtulma şansı var. Böylece sol yola yapılan tercih bir hidayete ulaşma ile anda bir oranında büyük kâr ve rahat görebilir.
Buraya göre sol yolun yolcusu “çantasız, silâhsız” gider.
Sağ yolun yolcusu ise “mugaddî hülâsalardan dolu dört okkalık bir çanta ve her adüvvü alt ve mağlûp edecek iki kıyyelik bir mükemmel mîrî silâhı” taşımaya mecburdur.
Sağ yoldan giden yolculardan onda birisi belki de bu “mugaddî hülâsalardan dolu dört okkalık bir çanta ve her adüvvü alt ve mağlûp edecek iki kıyyelik bir mükemmel mîrî silâhı” taşımakta nefsi zorlandığı için kaybediyor olmalıdır.
Sol yolda gidenlerin onda birisinin kurtulması ise “Öteki bedbaht nefer ise askerliği bırakır, nizama tâbi olmak istemez, sola gider. Cismi bir batman ağırlıktan kurtulur; fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem herşeyden, her hadiseden titrer bir surette gider. Ta mahall-i maksuda yetişir; orada âsi ve kaçak cezasını görür.” Hakîkati mucîbince “kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir” sırrı gereğince ve “Hem herkese dilenci, hem herşeyden, her hadiseden titrer”, hem de “mahall-i maksutda âsi ve kaçak cezasını” aklı, kalbi ve rûhu fehmeden ve bu pişmanlığı onu kurtarır olabilir.
Bu iki ihtimal hem aklen hem de teknik olarak mâkuldür. Yanî onda bir, çok isâbetli bir bir teşhis.
Biz ona iki göz vermedik mi? Bir dil ve iki dudak? Biz ona ‘iki yol-iki amaç’ gösterdik. Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi.
Sarp yokuşun ne olduğunu sana öğreten nedir? Bir boynu çözmek (bir köleye özgürlük vermek)tir; Ya da açlık gününde doyurmaktır, Yakın olan bir yetimi, Veya sürünen bir yoksulu.
Sonra îmân edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meymene). Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş’eme). “Kapıları kilitlenmiş” bir ateş onların üzerinedir.(Beled Sûresi;1-20)