Tama’

“Kânaat eden aziz olur; tamahkâr (açgözlü olan) aşağılanır.”[1] sözü İktisat Risâlesi’nde yerini almıştır. Bedîüzzamân Münâzarât’ta “Lillâhilhâmd ve lâ fahr…[2] İhlâs niyetini ihlâl eden ve anâsır-ı garaz olan nesep ve nesil ve tama’ ve havf beni bilmiyorlar. Ben de onları tanımıyorum veya tanımak istemiyorum.”[3] ifadelerine yer verir. Tama’, açgözlü olmak, şiddetle, hırsla istemektir.

Hodbîn, hodgâm, hodendiş…

“Ey fahre meftun, şöhrete müptelâ, medhe düşkün, Hodbînlikte bîhemtâ(eşşiz), sersem nefsim!”[1] *Hodbîn, yalnız kendi çıkarlarını düşünen, bencil insanların gösterdiği özelliktir. Hodbîn adam hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbin hususiyetler taşır. *Hodgâm,kendini düşünen, kendi gamını çeken, diğergâm olmayan demektir. “Hodgâm insan, bilmediği şeye düşman olduğu gibi, yetişmediği şeye de zıttır.”[2]

Tahakküm

Tahakküm; baskı ve zorbalık kurmak, hüküm altına almaya çalışmak, diktatörlük veotoriter fiiller göstermektir. Yani  baskı, zorbalık ve hükmetmek mânâsında bir kelimedir. Tahakküm sıfatı, istibdadın fiilidir. İstibdad heveslisi kişilerde ve yönetimlerde vuku bulan bir davranıştır. Zulmün şiddetli bir nevidir. Kuvve-i gadabiyenin ifrat mertebesi olan tehevvürün menşei ve babası olan da istibdad ve tahakküm zulmüdür. Böyle bir zulümden nefis […]

Tekellüf

Tekellüf; kelime olarak kendi isteğiyle külfete girmek, bir zorluğa katlanmaktır. Gösterişe kapılmak, yapmacık hâl ve harekette bulunmak ve zoraki hareket mânâlarına gelir.[1] Risâle-i Nur’daki ifadesi ile insanın lâyık olmadığı yüksek makâmlarda görünmek hâlidir. Tekellüf, bir sun’ilikle gösteriş vaziyeti ve sakîl bir davranıştır. Dinimiz; tekellüfü fenâ bir fiil olarak kabul etmiştir. Kötü bir haslet, hoş olmayan bir huy, insanın […]