Tasannu

Tasannu;  yapmacık hareketler, sunî davranışlar, farklı görünme hâlleri gibi mânâlara gelir. İnsanın fiilleri imân ve İslâmiyetin terbiyesi ile, yani fıtrî bir tarzda olmalı, yoksa tasannu olur. Tasannu ise insanın fıtratına aykırı bir davranıştır. Tasannu’kâr surî bir vaziyet hizmet-i Kur’âniye ve imâniyeye muvafık düşmez. Aynı zamanda tasannu’kârane hodfuruşlük vaziyeti hizmet-i imâniyedeki ihlâsı kırar. Ancak insan aciz, […]

İnad ve Temerrüd

İnad,  bir konuda direnme, ayak direme, diretme olarak bilinir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle hayat-ı içtimâiyece, inad gayet muzırdır. Her meselede olduğu gibi inadın da iki ciheti vardır. Biri müspet, diğeri menfî. Yâni hırs ve inad ve endişe-i istikbal gibi hissiyat-ı şedidenin dahi, mecazî ve hakikî olarak ikişer kısmı bulunur. Mecazîleri gayet zararlı ve sû’-i ahlâka menşe’ ve […]

Tarafgirlik

Tarafgirlik, hakkı haykırmayı ve zalime karşı gelmeyi engelleyen bir davranıştır. Zalim ile mazlumu aynı kefeye koymak, haklının yanında olmamak hâlidir. Tarafgirlik damarı gayet muzır ve zararlıdır. Tarafgirlik hissinin menbaı, tahtîecilik fikridir. Öncelikle şunu belirtelim, tarafgirlik damarı ihlâsı kırar ve hakîkati değiştirir. Tarafgirlik hissine siyâsetçilik de karışsa, insanı acîp hatâlara sürükler, haksızlıklara ve zulümlere sebebiyet verir. Bu […]

Asabîlik

Asabîlik, çok çabuk sinirlenmek, öfkesini kontrol etmekte güçlük çekmek anlamında bir kelimedir. Aşırı mütehassis, takıntılı, titiz ve mükemmeliyetçi kişiler çoğunlukla hassas ve asabî olurlar. Yani çok çabuk sinirlenirler.  Bedîüzzamân da “Bence en müthiş maraz asabîliktir. Zira her şeyi haddinden geçirmekle aksülâmel yaptırır.”[1] tespitini aktarır.

Haset

Felâk Sûresi’nde “Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden Allah’a sığınırım.”[1] buyrulur. Çünkü “Hâsid hased ettiği zaman bütün şerdir.”[2] Haset;kıskanmak, çekememek, başkasında olan sağlık, zenginlik ve benzeri nimetlerden dolayı rahatsız olarak o kişiden o nimetin gitmesini istemek.”[3] olarak, veya “Başkalarının sahip olduğu imkânları kıskanma anlamında”[4] izah edilir. “Birbirine zıt olan eşyanın aralarında nefret vardır, çekememezlik olur.”[5] sırrınca başkalarında olup kendisinde […]

Kin

Kin, kalbte yerleşen, nefsin teşeffisi ve öç almaya yönelik şiddetli bir düşmanlık duygusudur. “Kin tutmak, kin beslemek, kin gütmek, kin bağlamak gibi deyimler düşmanlık duygusunun kalbte yerleştiğini ve süreklilik gösterdiğini dile getirir.”[1]