Menhiyât

Menhiyât Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Günahlar, hayat-ı ebediyede daimî hastalıklardır; bu hayat-ı dünyeviyede dahi kalb, vicdan, ruh için mânevî hastalıklardır.”[1] Kötü hasletler, bâtıl itikadlar, günahlar, bid’alar mânevî kirlerden ve menhiyattandır. Âhirzamanın fitnesinde, menhiyatlar serbestçe dolaşıyor. Çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebâir ile yaralıyorlar; belki o kalblerden bir kısmını öldürüyorlar. Bu ahirzaman fitneleri, gençlerimizi ahlâksızlıklara […]

Hayrı Şer Yapan Riyâ!

Hayrı şer yapan Riyâ! Riyâ, kelime kökeni olarak rü’yet(görmek) ve süm’a(işitmek)’ten gelmektedir. Riyâ, iyi görünmekle insanların kalbinde yer almak istemektir. Riyâ, ibadetle olabileceği gibi, başka işlerde de olabilir.[1] İnsanın amellerinde Allah rızası yerine, insanların rızasını kazanmaya çalışmak ve onların kalbinde makam elde etmek için gösteriş yapması riyâ olarak bilinir. Risale-i Nur’da ise riyânın, fiili bir […]

Tahtie ve Tahtiecilik

Tahtie ve tahtiyecilik… Tahtie, bir kimseyi veya bir şeyi hatalı görmek, hata isnad etmek, yanıltmak. “Bu hatadır” diye iddia etmek. Doğru bir tanedir, fazla olmaz” fikriyle muhataplarının fikirlerini hatâlı bulan kimselere Tahtieci denir. Tahtieci, hatalı görmeyi meslek edinen kişidir. Kusur bulmaya çalışarak o kusuru karşıdakine yapıştırana kadar durmayan bir hastalıktır. Tahtieciliğin “Mezhebim haktır; hata ihtimali […]

Müşkülpesent olmamak!

“Hem çok müşkülpesend olma!” Bediüzzaman Kastamonu Lahikası mektuplarının birinde bir talebesine çok önemli ikazlarda bulunur. Risale-i Nur hizmetleri ve Talebeler arasında nasıl hareket edilmesi gerektiğine dair hizmet prensipleri verir. Şöyle. “…Müsamahakârane geçininiz. Birbirinizin kusurunu görmeyiniz, tevil ediniz. Herkes senin gibi kahraman olamaz. Hem çok müşkülpesend olma. Aza kanaat ile, talebelerin az hizmetlerini de takdir et; […]